Mesajı Okuyun
Old 12-09-2011, 01:35   #24
imperium

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/13255
K. 2008/10991
T. 1.5.2008

1086/m. 288
2004/m. 67

DAVA : Davacı, senedin iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Betin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Aylin Köseoğlu'nun davalı işyerinde işe başlatıldığında, davalı işveren şirket tarafından, diğer müvekkil Aylin'in babasınında kefil olarak imzaladığı 10.000.000.000,00 TL miktarında teminat senedinin alındığını, iş sözleşmesinin feshinden sonra işveren tarafından bu senedin boş kısımlarının doldurularak icraya konduğunu, bu senedin teminat senedi olduğunu, borcu bulunmadığını belirterek, senedin iptaline ve davalının % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, senedin teminat senedi olmadığını, şirketin sahibi tarafından davacıya verilen borç para karşılığı senet düzenlendiğini, senet bedelinin ödenmediğini, bu nedenle icra takibi yapıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, senedin teminat senedi olduğunun ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ancak kesin delillerle ve özellikle yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, icra takibine konulan senedin bir kayıt içermediği, sebepten mücerret olduğu, senette lehdarın şirket göründüğünü, şirket kayıtlarında senedin kayıtlı olmamasının bononun geçerliliğini etkilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacılardan Aylin Köseoğlu'nun 8.2.2003 tarihinde davalı şirkette iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve iki ay çalıştıktan sonra, ücretleri ödenmediği gerekçesi ile işyerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu edilen bono, 8.2.2003 tanzim tarihli olup, alınan kriminal rapora göre, vade tarihi olan "15.7.2004" tarih ibaresi ile "Nakten" ve "Aydın" yazılarının farklı kalemle sonradan yazıldığı kanaatine varılmıştır. adı geçen bono niteliğindeki senet, 28.7.2003 tarihinde davalı tarafından davacılar aleyhine icra takibine konulmuştur.Davacılar icra takibine itiraz ettikleri gibi, davalı şirket temsilcisi hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Davalı şirket temsilcisi hakkında, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan Aydın Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış ve açılan dava sonunda, 13.7.2006 gün ve 2004 / 40 esas 2006 / 670 karar sayılı karar ile şirket temsilcisinin tanık beyanlarına göre işe yeni giren davacı Aylin'den teminat olarak alındığı 10.000.000.000.00 TL miktarındaki senedi icraya koymak sureti ile müsnet suçu işlediği gerekçesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 155/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karar temyiz edildiğinden kesinleşmemiştir. davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrulamışlar ve senedin işe girerken davacı işçiden alındığını, her işe girenden bu tür senet alındığını belirtmişlerdir. Şirket kayıtlarında, davacı işçi senet miktarı kadar borç verildiği ve karşılığından diğer davacının kefil olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır.

Ticaret Hukuk Hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinden, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir.

İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket tarafından, icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğu yolunda senet üzerine bir kayıt olmadığı gibi, bu senedin teminat senedi olduğuna dair bir sözleşmede bulunrmamaktadır. Ancak teminat senedinin düzenleme tarihi ile davacı Aylin'in işe giriş tarihi aynıdır davacının yaklaşık iki ay süre ile davalı işyerinde çalıştığı sabittir. Davacı tanıkları, işverenin ilerde gerçekleşme ihtimali ile işçinin vereceği zararlara karşılık her işe giren işçiden bu tür senet alındığını beyan etmişlerdir. Dava konusu senedin vade tarihi ve nakten ibaresinin daha sonra yazıldığı da bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Davalı şirket temsilcisinin, teminat niteliğindeki senedi icraya koymasından dolayı, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve mahkum olduğu da anlaşılmıştır. şirket kayıtlarında davalı işyerinde çalışan davacı Aylin'e borç para verildiğine ve karşılığında senet alındığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Somut bu maddi olgulara göre, takibe konulan senedin işe girerken davacılardan alındığı, teminat senedi olduğu, davacıların borçlu olmadığı anlaşıldığından, senedin iptaline ilişkin isteğin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.