|
|
|
|
Merhabalar,
Avukat A müvekkilim B ye kendi müvekkili C nin 2006 yılında tamir edilmesi için bırakılmış ama teslim belgesi alınmamış bazı eşyaları için adi belge imzalatıyor. Yani şirket kaşesi yok, antetli kağıt değil...Alelade A4 kağıdı, bilgisayar çıktısı ve müvekkilimin ıslak imzası... Şirket hayır bizde yok o eşyalar deyince müvekkilimle irtibata geçiyorlar o yıllarda orada çalıştığını öğrenip ve rica ediyorlar...
C kişisi bu belgeyi hukuk mahkemesindeki bir davada delil olarak sununca da sahtecilik suçunun tüm unsurları müvekkilim aleyhine tamamlanıyor ve hakkında şikayet üzerine yargılama yapılıyor.
Ancak müvekkilim bu belgeyi, avukatın kendisine yasa dışı bir iş yaptırmış olabileceğini düşünmediği için imzalıyor. Aslında biraz da avukata olan güveninden boşluğuna geliyor.
C kişisi benim haberim yoktu sonradan düzenlendiğinden deyince hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. A da C de bu işten kurtuluyor...
Ben davanın son karar celsesine gireceğim ve neredeyse HAGB kaarı verileceğine eminim. Karşı taraf hatta belki de biz de HAGB ye itiraz edip hükmü açıklattıracağız ilerde. Sonra da diğer kanun yollarına gideceğim.
Sorun şu ki yargılama aşamasında avukatın adı defalarca geçmesine rağmen hiç dinlenmemiş avukat. Sonuçta imzalamasa da belgeyi düzenledi. O da bu işin içinde. Ve ben başka savunmalarla birlikte avukatın sağladığı bu güvenden dolayı müvekkilimin TCK 30/ 4 ten yararlanmasını sağlamaya çalışacağım. Herhnagi biri olsa müvkkil bunu imzalamayacaktı, avukat olduğu için yanlış birşey olmayacağına güvendi.
Tabi avukatın düzenlediğini ispat sorunu var ama bunu ispatlayacağız tanıklarla...
Ama tabiki bir meslektaşım olması beni üzecek. Arayamam da...
Ne düşünüyorsunuz, hem dava hakkında hem de bu konuda...
Yani bu durum TCK 30 kapsamında değerlendirilebilir mi?
|
|
 |
|
 |
|
Sayın meslektaşım,
Belgeyi imzalatan kişinin avukat olmasından tutamak almak yoluyla bir TCK.m.30 uygulaması yapılmaz kanısındayım. Zira, hatanın "kaçınılmaz" olması gerekir. Burada kaçınılmaz bir hata olduğunü düşünmüyorum.
Savunmayı, belgenin içerdiği teslim olgusunun aksini ortaya koyacak delillere (dediğiniz gibi avukatın ve varsa diğüer ilgililerin dinlenmesine) dayandırmak lazım..
Bu arada, karar celsesi demişsiniz. Tanıklar ve avukat için dinleme yönünde ara kararı oluşturulmamış gibi algıladım. Öyle ise, bu sizin için riskli olabilir
Mutlaka duruşmadan önce yazılı talepte bulunun, lüzumunu ve toplanmasının tahkikat için kaçınılmaz olduğunu izah edin. Hakimin reddetme riskine karşı müteyakkız olun; CMK.m.206 ve 207'yi dikkate alın..
Saygılarımla..