Mesajı Okuyun
Old 26-07-2011, 22:43   #8
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Sözlü ve Yazılı kira sözleşmelerinde durum ne olur peki ?
Yani davalı / borçlu lehine icra inkar tazimatına hükmedilmesi için Kira Sözleşmesinin yazılı yada sözlü yapılmasında İcra ve inkar tazminatı bakımından durum ne olur ?


Bir farkı yoktur. İcra inkar tazminatının taraflardan her hangi biri lehine verilmesi için de yazılı belge zorunluluğu da bulunmamaktadır.


T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/643

K. 2002/2379

T. 11.3.2002

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalı ile aralarında şifahi bir kira akdi bulunduğunu, kira bedelinin aylık 100.000.000TL. olduğunu, davalının Ocak 2000-Ocak 2001 tarihleri arasındaki döneme ait 1.200.000.000TL. kira bedellerini ödemediğinden davalı kiracı aleyhine de Beykoz İcra Müdürlüğünün 2001/128 esas dosyası ile yaptığı icra takibine borçlunun haksız itirazda bulunduğunu bildirip borçlunun bu itirazının iptali ile %40 inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

Davalı, kira bedelinin 100.000.000TL. değil 10.000.000TL. olduğunu ve kendisinin kira bedelini ödediğini ve her hangi bir borcunun bulunmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece aylık kira bedelinin 70.000.000TL. olduğu kabul edilerek, 12 aylık kira bedeli olan 840.000.000TL. üzerinden itirazın iptaline, red ve kabul durumuna göre taraflar lehine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ve davacı vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-İtirazın iptali davasında, borçlunun itirazlığının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görünürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine icra inkar tazminatına mahkum edileceği İİK.67/2 maddesinde belirtilmiştir.

Davacı, Alacaklı aleyhine, reddedilen miktar üzerinden inkar tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksızlığı yanında, bu takibin kötüniyetli olarak yaptığının iddia ve ispat edilmesi şarttır. Davalı tarafından davacının kötüniyetli olarak icra takibi yaptığı iddia ve ispat edilmemiştir.

Bu nedenle, reddedilen miktar üzerinden davacı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK. 438/7 maddesi gereğidir.

SONUÇ : 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine 2.bentte açıklanan nedenlerle, kararın hüküm fıkrasının 2.bendindeki davacının fazla talebinin reddine sözlerinden sonra gelen " reddedilen kısım üzerinden %40 icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine" sözlerinin hükümden çıkartılmasına ve hükmün bu şekilde düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın onama harcından çıkartılmasıyla arta kalan 35.740.000 liranın 1.720.000TL.sının davacıdan kalanın davalıdan alınmasına,11.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/12203

K. 2010/6168

T. 4.5.2010

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı davalılar avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Aziz Kaynak ile davalı Fügen Demir vs, vekili avukat Tamer Yağcıoğlu ve diğer davalılar vekili avukat Mehmet Öral'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı, davaya konu mecuru dava dışı önceki malikler Fügen Demir ve M. Cengiz Başer'den 01.08.2003 tarihinde 2 yıllığına kiraladığını, kiranın ilk yıl aylık 17.000, ikinci yılda ek protokol ile net 19.000.-YTL olduğunu, depozito olarak 30.000 euro verildiğini, davalıların 9.12.2005 tarihinde keşide ettikleri ihtarname ile satın almaya dayalı tahliye ve kira bedelinin 25.000.-TL olarak ödenmesini istediklerini, bunu cevabi ihtarname ile kabul etmediklerini, sonuçta davalıların herhangi bir tahliye davası açmadıklarını, davalılar ile mecurun 1.8.2006 tarihine kadar tahliye edilmesi hususunda telefonla mutabakata vardıklarını, bu hususu da 4.8.2006 günlü ihtar ile bildirdiklerini, anahtarı 14.8.2006 tarihinde emlakçıya teslim ettiklerini, ancak davalıların kira alacakları bulunmadığı halde yapılan icra takibinde yüksek kira bedeli üzerinden 4 aylık kira bedeli talep ettiklerini, talep edilen temerrüt faizinin de fahiş olduğunu, ayrıca temerrüdün doğmadığını, icra takibine itiraz ettiklerini, davalı tarafın da Kadıköy 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/10 esas sayılı dosyasında itirazın kaldırılması davası açtıklarını belirterek borçlu bulunmadıklarının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiş birleşen davalarıyla da kira sözleşmesine göre önceki maliklere verilen 30.000 Euro depozit bedelinin önceki maliklerce yeni malike devredildiğini, bu bedelin talep edilmesine rağmen ödenmediğini, yapılan takibe de itiraz edildiğini bildirerek icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminat inin ödetilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar, iktisap ve ihtiyaç nedeni ile mecurun ihtar ile boşaltılmasını istediklerini, davacının bu hususa menfi cevap verdiğini, böylelikle 1.8.2006 tarihinde yeni kira döneminin başladığını, davacı şirketin 4.8.2006 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile önceden haber vermeksizin mecuru 1.8.2006 tarihinde boşalttığını, anahtarın 3 gün içinde teslim alınmasını istediğini bildirdiğini, 7.8.2006 da tebellüğ edilen bu ihtara karşılık akdin yenilendiği(yeni dönemin başladığı), sözleşme hükümlerince muaccel hale gelen 6 aylık kira bedelinin ödenmesini istediklerini, mecurun anahtarının davacı kiracı tarafından 19.10.2006 tarihinde notere tevdi edildiğini, muaccel olan kira bedellerini Kadıköy 3. İcra Müdürlüğünün 2006/14439 esas sayılı dosyasında takibe koyduklarını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, birleşen dava yönünden ise, kira alacakları mevcutken davacının depozito bedeli yönünden takip yapamayacağını savunarak her iki davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece, asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne, tarafların tazminat isteklerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz olunmuştur.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- İ.İ.K.nun 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatın a hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı alacağınlikit ve belli olması gerekir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağınlikit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yanda alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan bu yasal kurallar ışığında, davacının birleşen davaya konu olan depozito alacağı değerlendirildiğinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3- Davacı, asıl davada icra takibine dayanak kira alacağından dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, tedbir yoluyla icra takibinin durdurulduğu, bir başka deyişle icra takibi devam etmediği için alacaklı-davalının açılan bu dava nedeniyle zararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla İİK.nun 72/4 maddesi hükmü gereğince davalı-alacaklı lehine reddolunan kısım yönünden tazminata hükmedilmesi zorunludur. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilmeyerek asıl davada davalı lehine tazminata hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

Ne var ki, 2. ve 3. bentte belirtilen bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca, mahkeme kararının hüküm bölümünde lB-birleşen 2007/43 E sayılı dosya yönünden" başlıklı kısmın 1. bendinde yer alan "yine bu davada da %40 tazminatın koşulları oluşmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına" cümlesinin karardan çıkarılarak yerine aynen 'Kadıköy 5. İcra Müdürlüğünün 2006/15460 esas sayılı dosyasında asıl alacak miktarı 30.000 Euro'nun İcra takip tarihindeki efektif satış kuru karşılığı.-TL değeri üzerinden hesaplanacak % 40 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine" sözlerinin yazılmasına, (3) numaralı bent uyarınca, mahkeme kararının hüküm bölümünde "A-2007/42 sayılı dosya yönünden" başlıklı kısım 2. bendinde yer alan "Uyuşmazlığın niteliğine göre her iki taraf için de %40 tazminatın koşulları oluşmadığından bununla ilgili karar tertibine yer olmadığına" cümlesinin karardan çıkarılarak yerine aynen "koşulları oluşmadığından davacı lehine icra-inkar tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına, İİK.nun 72/4 maddesi uyarınca reddolunan 77.300.-TL üzerinden hesaplanacak % 40 oranındaki icra-inkar tazminatının davacıdan alınarak davalılara verilmesine" sözlerinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 750,00.-TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 04.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.