|
|
|
|
Sayın Meslektaşlarım,
Tartışılmasının hepimize faydalı olacağını düşündüğüm bir konu hakkında değerli fikirlerinizi almak isterim:
Bir şahıs, bir limited şirket ile bu şirketin kiraladığı bir restoranda işletmeden sorumlu genel müdür olarak çalışmak üzere 2 yıl süreli bir hizmet sözleşmesi yapıyor. Ancak sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihlerine ilişkin kısımları boş bırakılıyor.Sözleşme ücret ise aylık olarak belirleniyor. Şirket, ilgili şahsın restoranda mesul müdür olarak tayin edildiğine ilişkin bir genel kurul kararı alıyor.
Taraflar bu hizmet akdinin yanısıra bir de işbirliği sözleşmesi adı altında bir sözleşme yapıyorlar ve bunun hizmet sözleşmesinin eki olduğunu kabul ediyorlar. İşbirliği sözleşmesinde tarafların satış hasılatından belirlenen oranlarda pay alacakları kabul ediyorlar. Restoranın işletilmesi ile ilgili gider ve yükümlülükleri de sözleşmede açıklanan şekillerde üstleneceklerini taahhüt ediyorlar.Söz konusu şahıs ikinci sözleşmede de genel müdür olarak anılıyor.
Bu sözleşmelerin yapılmasından 2 ay sonra şirket bahsi geçen şahıs ile çalışmak istemediğini ve sözleşmeleri feshettiğini sözlü olarak beyan ediyor ve kendisine ödemesi gereken bedelleri ödemiyor.
Taraflar arasında hem hizmet akdi hem de işbirliği akdi olarak anılan iki ayrı sözleşme var. Şahıs hizmet akdine göre restoranda aylıkla çalışan genel müdür, işbirliği akdine göre ise restoranın genel yönetiminden sorumlu olan, kardan pay alan ve bir takım giderleri üstlenen bir genel müdür olarak görünüyor. Bu durumda taraflar arasındaki hukuki ilişki nasıl belirlenecektir? Ortada bir hizmet ilişkisi mi yoksa bir ortaklık ilişkisi mi vardır?
Mahkeme talepleri değerlendirirken hangi sözleşmeyi esas alacaktır?
Fikirlerinizi ve deneyimlerini paylaştığınız için şimdiden teşekkürler.
Av. Didem Özkuyu
|
|
 |
|
 |
|
Anladığım kadarı ile soru, taraflar arasındaki sözleşmenin iş kanundan kaynaklanan hizmet sözleşmesine dayalı alacak davası mı, yoksa borçlar kanunundan kaynaklanan adi ortaklık ilişkisine dayanan alacak davası mı sorusu.
Bana göre taraflar arasındaki ilişki hizmet akdine dayalı ve işçi/işveren ilişkisine dayanan alacak davasına konu olabilecek bir ilişki. Bu nedenle de 5521 sayılı iş mahkemeleri yasasının 1. maddesi gereği görevli mahkeme İş mahkemeleridir. Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olduğundan bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir.
Aşağıda iki ayrı yargıtay kararından alınan alıntılar var. İnceleyiniz.
"Hizmet akdinin unsurları;
1-Hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi,
2-Hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi
3-Edimin ifası sırasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunması
4-Edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasıdır. Ücret zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi belirli ya da belirli olmayan bir zaman için alınmış veya çalışılmış oldukça hizmet akdı yine mevcuttur.
Hizmet akdinin belirleyici ve ayırıcı unsurları zaman ve bağımlılıktır.
Zaman ve bağımlılık unsurlarını birlikte gerçekleştirecek biçimde çalışmanın varlığı halinde aradaki ilişkinin hizmet akdine dayalı olduğunun kabulü gerekir."
"iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Bazı durumlarda, taraflar arasında sıkı bir bağımlılık ilişkisi bulunmasa da, işverenin iş organizasyonu içinde yer alınmaktaysa bu unsurun varlığının kabulü gerekecektir. Önemli yön, işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek olması, çalışanın, edimi ile ilgili buyruklara uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir bağımlılığın bulunmasıdır. Genel anlamda bağımlı çalışma, işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda, işverence sağlanacak teknik destek ve işverenin denetim ve gözetiminde yapılan çalışmadır"