|
Sayın meslektaşım tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ibaresi her iki takip talebinde de mevcut ise, kefil aleyhine ya da borçlu ve kefil aleyhine birlikte ilamsız takip yapılabilmektedir.
12. Hukuk Dairesi Esas No: 2002/6089 Karar No: 2002/7637 Karar Tarih: 11.04.2002
Hukuk Dairesi 12
Esas: 2002/6089
Karar No: 2002/7637
Karar Tarih: 11.04.2002
(YHGK. E: 2001/12-354, K: 2001/367, 18.04.2001)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü
İİK' nun 45. maddesi gereğince rehinde temin edilmiş alacak için öncelikle rehninparaya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerekli ise de, aynı madde gereğince rehin tutarı alacağı karşılamadığı takdirde haciz yoluyla da takip yapılabilir. Somut olayda rehninparaya çevrilmesi yoluyla takip yapılmış olup, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yoluyla takip yapıldığı görülmektedir.alacağın tümünün rehinle karşılanamayacağı belli olduğuna göre tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile sözü edilen bu takibin yapılmasında usulsüzlük bulunmamaktadır. ( Hukuk Genel Kurulu' nun 18.04.2001 tarih 2001/12-354-367 sayılı kararı) Mercice şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/13596
Karar: 2006/16612
Karar Tarihi: 19.09.2006
ÖZET: İİK. nun 45.maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, ala*cağı rehinle temin edilen bir kimsenin <rehni veren> hakkında doğrudan doğ*ruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Hemen belirtelim ki, İİK. nun 45. maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. O halde, kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla kefil hak*kında takip yapılmasına engel bir hal bulunmadığından Mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir.
(818 S. K. m. 487) (2004 S.K. m. 45)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK. nun 45.maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, ala*cağı rehinle temin edilen bir kimsenin <rehni veren> hakkında doğrudan doğ*ruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Hemen belirtelim ki, İİK. nun 45. maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanununun 487.maddesinde ise, (kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu bilgi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise; alacaklı, asıl borçluya müra*caat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra ede*bilir) denilmektedir. Borçlar Kanunun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçilerden asıl borçlu M. hakkında genel haciz yolu ile takip yapılmasında yasaya aykırılık yok ise de; müteselsil kefil Y. hakkında yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda takip yapılması mümkün bulunduğundan bu borçlu hak*kında takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. (HGK. nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı - Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku C:3-S:2395)
O halde, kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla kefil hak*kında takip yapılmasına engel bir hal bulunmadığından Mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uya*rınca BOZULMASINA, 19.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
|