Mesajı Okuyun
Old 15-07-2011, 13:58   #4
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avfatih
Meslektaşım öncelikle ilginize teşekkür ederim.

Yalnız bir karar da Tarım İl/İlçe Müdürlüğü'ndeki kayıtlara kayden haciz konulabileceği ifade edilirken, yarış atı içinde fiili haciz gerektiği ifade edilmiş.

Ben bir Tarım İlçe Müdürülüğü ile görüştüm; böyle bir uygulama daha önce yapmadıklarını söylediler..

Daha önce bu yönde bir talebi olan meslektaşlar yardımcı olurlarsa sevinirim... Teşekkürler...


Büyükbaş hayvan da menkul mal hükmünde olup, fiilen haczi zaruridir.



T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/25774

K. 2008/16917

T. 3.11.2008

• İSTİHKAK DAVASI ( Borçlunun Adresinde Bulunan Tüm Menkullerin Borçlunun Mülkiyetinde Sayılacağı-3. Şahsın İddiasını Kesin ve Kuvvetli Delillerle İspat Etmesi Gerektiği )

• ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İSTİHKAK İDDİASI ( Borçlunun Adresinde Bulunan Tüm Menkullerin Borçlunun Mülkiyetinde Sayılacağı-3. Şahsın İddiasını Kesin ve Kuvvetli Delillerle İspat Etmesi Gerektiği )

• HAYVAN HACZİ ( 3. Şahsa Ait Olduğunun Hayvan Pasaportu Tesis Tarihi ve Ödeme Şeklini Gösteren Yazılı Belgelere ve Tanık Anlatımlarına Göre İspat Edilmesi Gerektiği )

2004/m.96,97

ÖZET : Borçlunun adresinde yapılan haciz işleminde borçlunun adresinde bulunan menkullerin mülkiyetinin borçluya ait olduğu var sayılır. Bu kanuni bir karinedir. Haczedilen bu malların 3. bir şahsa ait olması durumunda 3. şahıs bu iddiasını kuvvetli ve kesin delillerle ispat etmelidir. Aksi takdirde sadece beyanda bulunularak istihkak iddiası ispat edilemez.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı ( Alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanunu'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.

Davacı üçüncü kişi, borçlunun oğlu olup, haciz 20.03.2006 tarihinde borçlunun yokluğunda ve davacı üçüncü kişinin huzurunda borçluya ait evin bahçesinde bulunan hayvan ahırında gerçekleştirildiğinden İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu ve dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu karinenin aksinin 3. kişi tarafından güçlü ve kesin delillerle kanıtlanması gerekir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; hacizli büyükbaş hayvanlar, davacı adına TR10000007763 no ile kayıtlı işletmeye hacizden sonra ve dava açılmadan bir gün önce 07.11.2006 tarihinde sisteme tescil edildiği ve 12.01.2007 tarihli 4 adet hayvan pasaport belgelerinde TR 1000000191500; TR991000699218; TR99100062716 ve TR100000040904 küpe nolu büyükbaş hayvanların doğum tarihlerinin 2002 yılı olduğu anlaşılmaktadır. Dinlenen tanıklar davacı üçüncü kişinin hacizli büyükbaş hayvanları 2006 yılı nisan ayında banka kredisi ile satın aldığını söylemişlerdir.

Mahkemece bu durumda yapılacak iş, davacı adına haciz tarihinden sonra TR10000007763 nolu işletme numarası ile sisteme kaydedilen ( TR 1000000191500; TR991000699218; TR99100062716 ve TR100000040904 küpe nolu ) büyükbaş hayvanların doğumundan bu yana ilk hayvan pasaportu tesis tarihinden itibaren kim adına kayıtlı olduğu, davacıya intikal sebep ve tarihleri ayrıntılı bir şekilde araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ( Alacaklı )'ya iadesine, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/6157

K. 2010/8505

T. 19.10.2010

• KESİN YEMİN ( İspat Yükü Kendisine Düşen Tarafın Davanın Çözümüne Etkili Bir Olayın İspatı İçin Diğer Tarafa Teklif Ettiği Yemin Olup HMUK’nun 344 ve Devamı Maddelerinde Düzenlendiği )

• HAKİMİN TEKLİF ETTİĞİ YEMİN ( İddia Olunun Hususun Kesin Delilerle İspat Edilmemiş Olması ve İddia Olunan Hususun İspatı İçin Gösterilen Delillerin Hüküm Verebilecek Derecede Hakimi İkna Edememesi Koşullarının Birlikte Gerçekleşmesi Gerektiği )

• İSPAT KÜLFETİ ( Davacı 3. Kişiye Ait Olduğu Halde İspat Külfeti Bulunmayan Alacaklı Tarafından 3. Kişi Yemine Davet Edildiği - Davacının Ettiği Yemin Kesin Yemin Niteliğinde Olmadığı Gibi Resen Teklif Olunun Hakimin Yemini Niteliği de Taşımadığından Hukuki Bir Sonuç Doğurmadığı )

1086/m.344, 346, 355, 365

2004/m.96, 97/A

ÖZET : Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın çözümüne etkili bir olayın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, HMUK’nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Hakimin teklif ettiği yemin ise HMUK’nun 365. maddesinde düzenlenmiştir. İddia olunun hususun kesin delilerle ispat edilmemiş olması ve iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verebilecek derecede hakimi ikna edememesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Mahkeme kesin yemin deliline dayanarak davanın kabulüne karar vermiş ise de bu yemin HUMK’nun 344 ve 346. maddelerine uygun bir yemin değildir. Kesin yemin ispat yükü kendisine düşen tarafın diğer tarafa teklif ettiği yemindir.

Olayımızda İİK’nun 97. maddesi gereğince ispat külfeti davacı 3. kişiye ait olduğu halde, ispat külfeti bulunmayan alacaklı tarafından 3. kişi yemine davet edilmiştir. Bu nedenlerle davacının ettiği yemin kesin yemin niteliğinde olmadığı gibi HMUK’nun 355. maddesindeki resen teklif olunun hakimin yemini niteliği de taşımadığından hukuki bir sonuç doğurmaz.

DAVA : Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı 3. kişi vekili, Burdur 1.İcra Müdürlüğünün 2009/925 Esas sayılı dosyasından, 17.11.2009 tarihinde oğlunun borcundan dolayı davacı babaya ait 4 adet büyükbaş hayvanın haczedildiğini belirterek, İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını istemiştir.

Davalı alacaklı vekili, davacı ve borçlunun birlikte yaşadıklarından mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğunu, davacının yaşı itibari ile bu hayvanlara bakma gücü bulunmadığını, haksız açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalı alacaklının davacı 3. kişiye yemin teklif ettiği ve davacının da yemin ederek dava konusu hayvanların kendisine ait olduğunu ispatlandığından bahisle davanın kabulüne karar vermiş hüküm davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu haciz, borçlu huzurunda yapılmıştır. Yapılan zabıta araştırmasında davacı baba ile borçlu oğlunun aynı çatı altında birlikte oturdukları anlaşılmaktadır. İİK’nun 97/a maddesi 1. fıkra 2. cümlesi gereğince borçlu ile 3. kişilerin taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunduğundan mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerekmektedir.

Davacı 3.kişi 4 adet büyükbaş hayvana ait hayvan pasaportu ibraz etmiş ise de, bu hayvanların davacı adına sisteme kayıt tarihi net olarak anlaşılmamaktadır.

Yapılacak iş, dava konusu hayvanların davacı 3.kişi adına sisteme kayıt tarihi ilgili Tarım İl Müdürlüğünden sorularak, net olarak tesbit edildikten sonra, borcun doğumundan önce davacı adına tescil edilmiş ise şimdiki gibi davanın kabulüne,borcun doğumundan sonra tescil edilmiş ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan, Medeni Usul Hukukunda yemin delili kesin delil niteliğinde olup, uygulamada ve öğretide iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini ( Kesin yemin ), diğeri ise resen yemin ( hakimin teklif ettiği yemin )dir.

Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın çözümüne etkili bir olayın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, HUMK’nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Hakimin teklif ettiği yemin ise HUMK’nun 365. maddesinde düzenlenmiştir.

İddia olunun hususun kesin delilerle ispat edilmemiş olması ve iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verebilecek derecede hakimi ikna edememesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

Somut olayda, mahkeme kesin yemin deliline dayanarak davanın kabulüne karar vermiş ise de bu yemin HUMK’nun 344 ve 346. maddelerine uygun bir yemin değildir. Kesin yemin ispat yükü kendisine düşen tarafın diğer tarafa teklif ettiği yemindir. Olayımızda İİK’nun 97. maddesi gereğince ispat külfeti davacı 3. kişiye ait olduğu halde, ispat külfeti bulunmayan alacaklı tarafından 3. kişi yemine davet edilmiştir. Bu nedenlerle davacının ettiği yemin kesin yemin niteliğinde olmadığı gibi HUMK’nun 355. maddesindeki resen teklif olunun hakimin yemini niteliği de taşımadığından hukuki bir sonuç doğurmaz.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve ispat külfeti kendisine ait olmayan alacaklının teklif ettiği sonuca etkisi bulunmayan yemin deliline dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine, 19.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.