Mesajı Okuyun
Old 08-07-2011, 14:18   #3
hukukbilgisi

 
Varsayılan

Sorunun çözümünü satış memurunun talebi doğrultusunda Yargıtay kararlarında değil, Danıştay'ın ilgili dairelerinin kararlarında aramak gerektiğini düşünüyorum.
Sinerji'den şöyle bir karar bulabildim:

"T.C. Danistay

7.Dairesi
Esas: 1989/66
Karar: 1991/2640
Karar Tarihi: 17.10.1991


KDV TARHİYATININ DÜZELTİLEREK İADESİ İSTEMİ - MÜZAYEDEDEN SATIN ALINAN TAŞINMAZ - KDV NİN VERGİ YÜKÜNÜN TÜKETİCİDE KALDIĞI - VERGİNİN VERGİ YÜKÜ ÜZERİNDE KALANIN MAL VARLIĞINI AZALTACAĞI - DAVACININ İSTİSNA KAPSAMINDA OLDUĞU - DAVANIN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: KDV yansıtmalı bir vergi olup, vergi yükü tüketicide kalmaktadır. Mükellef (olayımızda icra dairesi) verginin tahsil ve hazineye yatırılmasında tüketici ile hazine arasında aracılık görevi yapmaktadır. Vergi, mükellefin değil, vergi yükü üzerinde kalan kişinin mal varlığında azalma meydana getirmektedir. Bu durum karşısında, katma değer vergisi mükellefi olmayan ve ödediği vergiyi indirmesi ya da yansıtması mümkün bulunmayan davacıya, istisna kapsamında olduğu halde kendisinden icra dairesince tahsil edilerek vergi dairesine yatırılan katma değer vergisinin red ve iadesi gerekir.

(3065 S. K. m. 1, 17, 29, Geç. m. 8) (1086 S. K. m. 571)

Davanın Özeti: Davacının, izale-i şuyu suretiyle satın aldığı bahçeli ev ve müştemilatı nedeniyle satış bedeli üzerinden ödediği 1.606.000.- lira katma değer vergisinin, bağımsız bölümlerinden her biri 150 m2’nin altında olup katma değer vergisine tabi olmadığından bahisle düzeltilerek iadesi isteminin Kırklareli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce reddi üzerine, şikayet yoluyla yaptığı başvurunun reddine dair 24.8.1988 günlü KDV; 2601017-948/52474 sayılı Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin her bir bağımsız evin 150 m2’nin altında kaldığı hususunun izale-i şuyu davasında yaptırılan bilirkişi raporu ile belgelendiği, vergi dairesince de bu hususta yoklama fişi düzenlendiği, satın alınan konutların hem yüzölçümü, hem de amaç itibariyle katma değer vergisinin konusuna girmediği öne sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Satışı yapılan gayrimenkulün 1767 mı arsa üzerinde kurulu, her bir bölümü ayrı ayrı konut olarak kullanılan ve net alanları 150 m2’nin altında bulunan iki katlı bir bina olması nedeniyle 3065 sayılı Kanun’un geçici 8 inci maddesi uyarınca katma değer vergisi istisnasından yararlanacağı, kömürlük ve benzeri yerlerin konuttan ayrı olarak kullanılmaları mümkün olmadığından aynı istisna kapsamında bulunduğu, konutu çevreleyen arsanın bu konutun mütemmimi niteliğini korumak şartıyla istisna kapsamı içinde mütalaa edileceği, arsa veya arazinin ne kadarının mütemmimi sayılacağı hususunun mahalli örfe göre tesbit edileceği, bu nedenle binayı çevreleyen arsanın satışının katma değer vergisine tabi bulunduğu, mükellefçe fazladan ödenen verginin gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmaması veya mükellefiyetinin satın alınan gayrimenkul ile ilişkisi bulunmaması şartıyla kendisine verilmek üzere İcra Dairesi’ne iade edilebileceği savunulmaktadır.

Danıştay Savcısı Yavuz Yoklamacıoğlu’nun Düşüncesi: Dava; yükümlünün ortaklığın giderilmesi yoluyla satın aldığı taşınmaz mal için ödemiş olduğu katma değer vergisinin düzeltme ve şikayet yolu ile kendisine red ve iadesi için Maliye ve Gümrük Bakanlığı’na yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali dileğiyle açılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun verginin konusunu düzenleyen 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının d bendinde; müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı kanunun Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnaları Düzenleyen 17 nci maddenin 4 üncü fıkrasının 1 inci bendinde net alanı 150 m2 kadar konutların tesliminin vergiden müstesna olduğu belirtilmiştir.

Yukarıdaki hükümlere göre davacının ortaklığın giderilmesi yoluna başvurulması üzerine icra satışından aldığı 1767 m2 arsa üzerindeki 2 haneli konut, ahır, tek odalı ev ve kerpiç evden meydana gelen taşınmazın bahçesi gözönüne alındığında kanunda öngörülen istisna sınırını aştığı anlaşıldığından, isteminin reddine 3065 sayılı Yasa’nın yukarıda açıklanan hükümlerine aykırılık bulunmamakta ve davanın reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesi’nce Tetkik Hakimi Özden Şar’ın açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:

Kırklareli, Merkez Yapraklı Mahallesinde bulunan tapu sicilinin 33 pafta, 153 ada, 26 parsel numarasında kayıtlı, müşterek çatılı iki ayrı bağımsız evden müteşekkil gayrimenkulün izale-i şuyu yoluyla satın alınması sırasında ödenen katma değer vergisinin, evlerden her birinin 150 m2’nin altında bulunması nedeniyle teslimlerinin katma değer vergisine tabi olmadığından bahisle düzeltilerek iadesi istemi Vergi Dairesi’nce reddolunmuş, bunun üzerine şikayet yoluyla yapılan başvuruda Maliye ve Gümrük Bakanlığınca 24.8.1988 günlü, KDV: 2601017-948/52474 sayılı işlemle reddedilince, bu işlemin iptali istemiyle dava açılmış bulunmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının (d) bendinde müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu kurala bağlanmış, aynı kanuna 3393 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesiyle eklenen geçici madde 8 ile de 150 m2’ye kadar konut teslimleri 31.12.1992 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesna tutulmuştur.

Dosyanın incelenmesinden, davacının izale-i şuyu suretiyle satın aldığı gayrimenkulün, 1767 mı arsa üzerinde iki bölümden ibaret toplam 231 mı alanlı bir yapı olduğu, bu yapının iki ayrı bölümünün birbirine eşit ve birer bodrumlu iki evden ibaret bulunduğu, dolayısıyla her bir evin alanının (115 m2 olması nedeniyle) 150 m2’nin altında olduğu, bahçede bulunan 18, 72 ve 26 m2’lik kerpiç yapıların ise müştemilat oldukları, bu evlerin bahçeden ayrı olarak satılmalarının mümkün bulunmadığı, nitekim idarece de aksinin ileri sürülmediği yani eklentilerin ve bahçenin evlerin mütemmim cüzü olduğu anlaşılmakla, yukarıda anılan geçici madde uyarınca katma değer vergisinden müstesna tutulması gerekmektedir.

Nitekim davalı Bakanlık da davacının söz konusu evlerin alımı nedeniyle katma değer vergisi ödememesi gerektiğini, buna ilişkin olarak tahsil edilen verginin (katma değer vergisi mükellefi olmaması veya olmakla birlikte mükellefiyetinin gayrimenkul ile ilişkisi bulunmaması şartıyla) kendisine verilmek üzere İcra Dairesince iade edilebileceğini kabul etmektedir.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesinin (a) bendinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanların vergi mükellefi olduğu vurgulanmış olup, kanunun 1 inci maddesi 3 üncü fıkrası (a) bendi uyarınca müzayede mahallerindeki satışlar katma değer vergisine tabi olup, izale-i şuyuda da Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu’nun 571 inci maddesi uyarınca müzayede İcra Kanunu’na göre icra dairesince yapıldığından, bu satışlarda katma değer vergisini alıcılardan tahsil ederek vergi dairesine yatırmak görevi icra dairesine düşmektedir.

Ancak, kanunun 29 uncu maddesi hükmünden de anlaşılacağı gibi katma değer vergisi yansıtmalı bir vergi olup, vergi yükü tüketicide kalmaktadır. Mükellef (olayımızda icra dairesi) verginin tahsil ve hazineye yatırılmasında tüketici ile hazine arasında aracılık görevi yapmaktadır. Vergi, mükellefin değil, vergi yükü üzerinde kalan kişinin mal varlığında azalma meydana getirmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin hükümleri ile yükümlüler tarafından fuzulen ödenen vergilerin iadesi, bir başka deyimle vergilendirmeye ilişkin hatalı uygulamalar nedeniyle yükümlülerin mal varlığında meydana gelen azalmaların giderilmesi öngörülmüştür.

Bu durum karşısında, katma değer vergisi mükellefi olmayan ve ödediği vergiyi indirmesi ya da yansıtması mümkün bulunmayan davacıya, istisna kapsamında olduğu halde kendisinden icra dairesince tahsil edilerek vergi dairesine yatırılan katma değer vergisinin red ve iadesi gerekirken, düzeltme isteminin reddine dair işlemde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Maliye ve Gümrük Bakanlığı işleminin iptaline 17.10.1991 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

3065 sayılı Kanun’un geçici 8 inci maddesinde yer alan katma değer vergisi istisnası 150 m2’nin altında konutlar için getirilmiş olup, davacının izae-i şuyu yoluyla satın aldığı binanın üzerine kurulu olduğu kabul edilen bahçede başka yapılar da olduğu, öte yandan bahçenin de arsa olduğu anlaşılmaktadır.

Arsa ve diğer eklentilerin müştemilat olup olmadığı ve binanın mütemmimi sayılıp sayılmayacağı hususları hukuki bir araştırmayı gerektirdiğinden, verginin bunlara isabet eden bölümünün düzeltme yoluyla iadesi mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle işlemin yalnızca düzeltme yoluyla iadesi istenen verginin müşterek çatılı iki ayrı konuttan oluşan ana binaya ilişkin bölümün iptali, arsa ve diğer eklentiler yönünden ise davanın reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı"


Ek olarak, bir web sitesinde şöyle bir fikre de rastladım , ancak dayanakları konusunda fikir vermiyor:

"İzale-i Şüyu satışları "müzayede mahallinde yapılan satışlar" kapsamına girer.

Müzayede mahallerinde yapılan satışlarda vergi doğuran olay, satışın yapıldığı günde yani tarihte vuku bulunmaktadır. Verginin yükümlüsü bu bağlamda satışları düzenleyen özel veya resmi kişi ve kuruluşlar olup, Katma Değer Vergisi Yasası'nın 23/d maddesi hükmüne göre satılan malın kesin satış bedeli katma değer vergisinin matrahı olmaktadır. Ancak izale-i şu-yu çerçevesinde yapılan satışlarda alıcının hissedarlardan biri olması halinde hissesi, bu hisse için mülkiyet devri söz konusu olmadığından matrahtan indirilmektedir." (https://www.xing.com/net/cem_malimue...-kdv-12385419/)