|
Çaplı Tasarruf Belgesi tapudur. Sizin olayınızda tapulu bir taşınmaz var ve bu taşınmazı tapuda malik olanlar dışında zilyet sıfatı ile kullanan kişiler var.Tapulu taşınmazların zilyetlikle kazanılmasını düzenleyen maddeyi aşağıya kopyalıyorum. Olayınızda bu şartlar var ise zilyetler iktisap edebilirler. Aksi halde sizin de bildiğiniz üzere tapulu taşınmazların zilyetlikle iktisabı mümkün değildir.
Medeni Kanun m.713/2 ''Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazıntamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.
Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.
Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan olunur.
Son ilandan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hakim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.
Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.
Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.
Özel kanun hükümleri saklıdır.''
YARGITAY 8.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 28.1.2010 Esas: 2009/5122 Karar: 2010/312
Kural Olarak Tapulu Taşınmazlar Zilyetlikle Kazanılamaz - Maliki Tapu Kütüğünden Anlaşılamayan Kişi Adına Kayıtlı Taşınmazın Zilyetlikle İktisabı
Özet:Dava, kazandırıcı zilyetlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Ancak TMK`nın 713. maddesinde sayılan koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kimse adına kayıtlı taşınmaz zilyetlikle kazanılabilir. Tapu kütüğünde kişinin kimlik bilgileri, ölüm tarihi ve mirasçılarının belirlenememesi, anılan kanun kapsamında maliki bilinmeyen olarak kabulü gerektirmez. Kanun koyucu burada, kim olduğu belirlenemeyen hayali kimseleri amaçlamıştır. Somut olayda, tapu maliki tanınan ve bilinen bir kişidir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.[/B]- 4721 sayılı TÜRK MEDENİ KANUNU m.713
Yusuf ile Hasan kızı Fatma mirasçıları, Hazine ve belediye başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 2. Asliye Hukuk Hakimliği`nden verilen 01.06.2009 gün ve 344/215 sayılı hükmün Yargıtay`ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar
Davacı vekili, dava konusu 264 ada 8 parsel üzerinde vekil edeninin 3/4 oranında pay sahibi olduğunu, taşınmazın 1981 yılından beri kullanıldığını, taşınmazlar üzerinde 1/4 oranında pay sahibi olan Hasan kızı Fatma`nın en az 50 yıl önce öldüğünü, mirasçı bırakmadığı ve zilyedinin bulunmadığını açıklayarak anılan bu payın iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı tereke kayyımı ve Hazine vekili ile davalı belediye vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu parsel üzerindeki Hasan kızı Fatma`nın adına kayıtlı 1/4 payının tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, belediye aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 264 ada 8 parsel, 9359 sayılı vergi kaydına dayalı olarak 15.09.1934 tarihinde 1`er pay Yusuf evlatları Abdullah, Hacı, Emine ile zevcesi Hasan kızı Fatma adına tespit ve tescil edilmiş, Abdullah, Hacı ve Emine payları 10.04.1981 tarihinde satış yoluyla davacı Yusuf adına tescil edilmiştir
Dava, TMK`nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, kayıt malikinin en az 50 yıl önce öldüğünü, mirasçı bırakmadığını ve taşınmazın zilyedinin bulunmadığını ileri sürerek istekte bulunmuş, mahkemece kayıt maliki Hasan kızı Fatma`nın ölüm tarihi ve kim olduğunun belirlenemediği, taşınmazın 20 yıldan fazla süredir davacı tarafından kullanıldığı, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK`nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili malikin en az 50 yıl önce öldüğü, mirasçı bırakmadığı ve zilyedinin bulunmadığı sebeplerine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Payının iptal ve tescili istenilen ve mahkemece kabul edilen Hasan kızı Fatma, kadastro tutanağı, dayanak belgelerdeki bilgilere göre bilinmeyen bir kişi olmayıp tanınan ve bilinen bir kişi olduğu anlaşılmaktadır. Kayıt malikinin ölüm tarihinin ve mirasçılarının belirlenmemesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi ve adresinin tespit edilememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır. Oysa ki kadastro tutanağındaki açıklamalara göre Hasan kızı Fatma 1331 yılında ölen Yusuf eşi ve davacının büyük annesi olup tanınan ve bilinen bir kişidir. Kayıt maliki tapu kaydı ve kadastro tutanağından anlaşıldığına göre, kayıt malikinin mirasçılarının belirlenerek davanın mirasçılara yöneltilmesi için davacı tarafa süre ve imkân tanınması, bu kişilerin sunacağı deliller de nazara alınarak elde edilecek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK`nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|