Mesajı Okuyun
Old 27-06-2011, 10:23   #6
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yılmazkan
Merhabalar sayın meslektaşlarım! Fikirlerinizi almak istediğim soru şu: müvekkilim 16 yıldır bir otelde teknik servis elemanı olarak çalışmaktaydı. Müvekkilim otele ait yaklaşık bir bidon benzini çalmakla suçlanarak işten tazminatsız olarak çıkarıldı. Otel yönetimi, müvekkilim hakkında savcılığa şikayette bulundu. Hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılandığı ceza dosyasından delil yetersizliğinden beraat etti. Şimdi kıdem ve ihbar tazminatları için dava açmak istiyoruz. Ancak sorun şurda: olaydan sonra otel yönetimi müvekkilimden yazılı savunma almış, müvekkil adeta olayı kabul etmiş gibi savunma yazmış, savunmasında 'kimse isteyerek böyle bir şey yapmaz, çok zor durumdaydım, affedin beni' şeklinde ifadeler var. Bu ifadeyi ona müdürü yazdırmış, kendini acındır, biz seni tanıyoruz, işine devam edersin demişler. Sonra da işine son vermişler. Benim elimde yok ancak benzer konularda Yargıtay'ın işçi lehine kararları olduğunu biliyorum. Benim fikrim bir bidon benzin hırsızlanmak istense bile 16 yıllık bir işçinin haklarıyla kıyaslandığında tazminatsız olarak işine son verilmesi ağır bir yaptırım olmuştur.Fikirlerinizi ve elinde karar olan arkadaşlarımızın yardımını bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.


Önce katıldığım ve katılmadığım fikirleri gerekçeleri ile belirteyim:

Sayın Adli Tip'in görüşüne doğru olduğu için (benim görüşüm de aynı olduğundan % 99,9 doğru) katılıyourm.

Dolayısı ile diğer meslektaşlarımın görüşlerine yanlış (benim dediğim doğru olduğu için ) olduğu için katılmıyorum.

Önce teoriyi ortaya koyalım: 4857 sy. yasanın 25/II-e. " ... işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, ..."

Görüldüğü üzere zarar kavramından bahsedilmemektedir. Demek ki 25. madde anlamında işveren feshinde " zarar " önemli değildir. Bir bidon benzin 1,00-TL veya 100,00-TL. Bunun bir önemi yok. Önemi olan " sadakat borcu " gereği eylemin varlığı, yani " kasıt " tır. Oysaki 18. madde gereği " işçinin davranışlarından dolay fesih " teki, yani tazminatlı fesihteki aranan ölçü neydi; " işin akışını engelleyici " hareket. Özellikle Hükümet gerekçesindeki ifade: " işverene zarar vermek veya zararın tekrarı tedirginliğini yaratmak. Bu durumda geçerli sebeple fesih yarinde kabul edilebilir ve tazminatlı fesih söz konusu olabilir. Ancak " 25/II-e 'deki gibi "güven sarsıcı hareketin " varlığı halinde zarar kavramının artık bir önemi yoktur.

Diğer taraftan hırsızlık olayı hakkında ceza davası açılmamış olmasının veya açılıp da beraat kararı verilmesinin de bir önemi yoktur. Önemli olan İş hakimi için maddi olgudur.

Eklenen Yargıtay Kararları da olayımız açısından kullanılamaz. Somut olayda zorla imza attırıldığı gibi bir savunma içerisine girilmediği gibi, bu hususun ispat yükü de iddia eden, yani işçidedir. Diğer taraftan işveren, işçinin savunmasını almış, kendisi açısından doğru bildiğini yapmıştır. İş akdinin feshinden önce imzalatılan savunmaya değer verilmemesi, kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. Zira 19. madde açıkça fesihten önce savunma alınmasını zorunlu kılmaktadır. Maddi olaydaki duruma göre değerlendirme yapılmalıdır. Somut olayda zorla imzalatmadan bahsedilmediği gibi, işçi lehine bunu söyleyecek tanıkdan da bahsedilmemektedir.

Bana göre fesih haklıdır. Açılacak tazminat talepli davanın lehe sonuçlanma ihtimali zayıftır. Kolay gelsin.