Mesajı Okuyun
Old 16-12-2006, 18:47   #20
Kavaz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
F TİPLERİNDE DİSİPLİN UYGULAMALARI: Domuzbagı, aç bırakılma, tuvalet izni vermeme
ERKAN ÇINAR BIRGÜNIZMIR

Behiç Aşçı açlık grevinin 257. gününü doldururken, F tiplerindeki disiplin uygulamaları ile korkunç iddialar da birbirini izliyor. Disiplin suçu işleyen mahkûmların domuzbagı ile bağlanması, aç bırakılması, tuvalet izni verilmemesi bunların arasında.

Hazırlanan raporda, toplam 35 mahkumun hakkında gruba başvurduğu 'Süngerli Odada Domuzbagı' uygulaması dikkat çekti.

'SÜNGERLİ ODA'DA DOMUZBAGI'
Gruba başvuran mahkumların iddialarına göre İzmir Kırıklar 1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevle-ri'nde mahkûmlar zaman zaman bulundukları hücreden Ani Müdahale Mangası' adı verilen birim tarafından alınarak kaba dayak ile 'Süngerli Oda' adı verilen 8-10 metrekarelik, içinde sadece tuvalet taşı bulunan ve duvarları tamamen süngerle kaplı tek kişilik bir hücreye götürülüyorlar. Aynı iddiaların devamında mahkûmlar, ayna ve yatak bulunmayan odada ayaklarının ve ellerinin birleştirilmesi, sonra ise el ve ayaklardaki bağın vücuda bağlanması ile oluşturulan ve 'domuz bağı' olarak tanımlanan pozisyonda yere yatırılarak bekletildiklerini belirtiyorlar.

Başvurularında, bağlama sırasında ise kelepçe, bez, koli bandı, yatak çarşafı gibi materyaller kullanıldığını vurgulayan mahkûmlar, uzun süre aç bırakıldıklarını, yemek verilmesi sırasında ise elleri açılmayan ve gardiyanlar tarafından beslenen arkadaşları olduğunu belirttiler. Yine raporda, 5 saatten 7 güne kadar uzayabilen uygulama süresince tuvalet ihtiyaçlarını gideremeyen mahkûmlardan birinin hemoroid olduğu, tutulma sırasında dilekçe verme, görüş ve doktora çıkma istemlerinin de reddedildiği ifade edildi.

http://www.birgun.net/index.php?sayf...788#haber_basi

Bunların hepsi gerçek mi? O zaman bu tip cezaevlerinin amacı ne ki? Bunları yaşayan insan ıslah olmaz ki.Peki denetim yok mu? İnsan hakları kapsamı...

Daha önceden sitemizde yapılan bir ankette, hukukçunun hukuki olayları değerlendirirken bu kimlğini bir kenara bırakıp bırakamayacağını tartışmıştık.Hukukçu hayatındaki her alanda hukukçu mudur soruları gündeme gelmişti.Genel olarak,yanlıs hatırlamıyorsam,yapılan ankette çoğunluk bu kimliğinin bırakılamayacağı görüşündeydi.Şimdi ise hukukçu kimliğini belki kişi değil fakat başka faktörler ön plana çıkarmaktadır.Buna göre her hukukçu istese de istemese de yaptığı her hareketinden hukukçu kimliği ile sorumlu olmak zorunda mı bırakılmaktadır...