Mesajı Okuyun
Old 27-05-2011, 11:02   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
İfaya hukuksal değer tanımak…



Olayda evlatlık sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış ise de, taraflar evlat edinenin ölümüne kadar sözleşmenin gereklerini geçerli olduğu düşüncesiyle yerine getirmişler (ise...)(1986 -2011)...



Şekil eksikliği veya bozukluğu nedeniyle sözleşmenin iptali isteminde bulunmak hakkının da, TMK.2. maddesinin “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü uyarınca dürüstlük kuralıyla bağdaşamayacak bir biçimde kullanılmaması zorunludur.

TMK.m.5 hükmüne göre, “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.”

Konu yönünden önemli bir düzenleme 818 s.BK.m. 11/2’ de "Kanunun emrettiği şeklin derecei şûmul ve tescili hakkında başka bir hüküm tayin olunmamış ise, akit bu şekli riayet olunmadıkça salih olmaz " şeklinde yer almıştır.
Ancak, kanunun öngördüğü şekle uyulmamakla birlikte, sözleşmenin ifa edilmesi halinde bu ifaya hukuki değer tanıyan özel hükümler de mevzuatımızda mevcuttur.Örneğin:
BK .m.238. maddesi hükmünce, bağışlama taahhüdü yazılı şekle tabi tutulmuş ise de, şekle uyulmadan yapılan bağışlama, ifa edilince, elden bağışlama hükmüne tabi olmaktadır.

TTK.m. 283.hükmüne göre, Anonim Şirketlerde iştirak taahhütnamesi özel bir şekle tabi tutulmuş olup, bu şekle uyulmamakla beraber, ifada bulunulması halinde bu ifaya hukuki değer tanınarak 284. madde ile şu hükümler, sevk edilmiştir:
"iştirak taahhütnameleri yukardaki madde de yazılı şekilde tanzim edilmediği veya iştiraki taahhüt eden kimse kuruluş umumi heyetinin ilk toplantısında hazır bulunan veyahut sonradan pay sahipliğine ait hakları kullanır ve vazifeleri yerine getirirse kayıt ve şartlardan ari ve şekline uygun bir taahhütname ile şirkete bağlı sayılır"

Bu durumda...

1.Evlatlık (Müvekkil) mirastan yararlanma talebinde bulunur (Talepte izlenecek yol !?),
2.İzlenecek yolda "ifaya üstünlük" gerekçesine dayanılır..

Ne dersiniz?

Mola...

Sayın Üstadım,

Görüşlerinize saygı duyuyorum. Çekincenizi en başta belirtmişsiniz: "Olayda evlatlık sözleşmesi resmi şekilde yapılmamış ise de, taraflar evlat edinenin ölümüne kadar sözleşmenin gereklerini geçerli olduğu düşüncesiyle yerine getirmişler (ise...)(1986 -2011)..." Yanlış anımsamıyorsam Yargıtay da, taraflar arasında uzun süre yerine getirilmiş evlat edinen-evlatlık ilişkisine değer veriyor ve resmi şekil eksikliğine rağmen ilişkiyi tanıyor.

Ancak kişisel olarak yasal düzenlemelerin, düzenlemenin tam tersine sonuç doğuracak biçimde esnek yorumlanmaması kanısındayım. Eski MK döneminde evlat edinme için hakim izni+noterde resmi sözleşme+nüfusa tescil yolunun yasada düzenlenmesinin bir amacı olmalı. Evlat edinmek için hakim izni alan kişi öldükten sonra, "taraflar arasında sözleşmenin (olmayan sözleşmenin) yerine getirildiğinin" kanıtlanması (*) halinde salt hakim iznine tüm prosedür yerine getirilmiş gibi değer tanımak, bence diğer mirasçılara haksızlık etmek demektir.

(*) Ki bu, tanıkla kanıtlanacak; ne kadar sağlıklı bir delil! Belki evlat edinme iznini alan (muris), bu izinden sonra evlat edinmekten vazgeçti ve bu yüzden noterde sözleşme yapmadı. Muris ile evlatlık olduğunu iddia eden arasında "evlatlık ilişkisinin olduğunu" hangi olaylar gösterir? Ne kadar muğlak! Diyelim birbirlerine sıcak davranıyorlardı, yardımlaşıyorlardı vb. Tüm bunlar "evlatlık ilişkisi" olduğunun kanıtı mıdır?