Mesajı Okuyun
Old 09-05-2011, 09:12   #4
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Öcelikle Sayın Nihat Yavuz'un sözlerini aynen aktarmak istiyorum.Yasanın metninin sözlerine sıkı sıkıya bağı bir hakim önünde bir tasarrufun iptale tabi olduğunu ispat etmek çok zor ve ekseriya olanaksızdır.Çünkü davacı alacaklı , borçlu ile 3.kişi arasındaki ilişkilerin yabancısıdır.Bu nedenle Kuru'nun da belirttiği üzere kesin bir şekilde isbatı çok gü olan iptal davalarında hakim , kanunun koymuş olduğu karinelerden de yararlanarak serbest takdir hakkını kullanmalı ve iptal davasında beklenen amacı gerçekleştirmeye çalışmalıdır.
Ve birkaç örnek ;

4.HD.25.04.1995 ; 2310/3645
Davacı , senetli alacağı nedeniyle davalı Hasan Doğdu aleyhine takip başlattığını , bu davalının takibi semeresiz kılmak için sahibi olduğu traktörü , kardeşi olan diğer davalı Mehmet Doğru’ya devrettiğini bu devrin muvazaalı olduğunu bildirerek iptalini istemiştir.Davalılar muaccel bir alacak bulunmadığını , satış işleminin muvazaaya dayanmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece , satış işleminin yapıldığı sırada henüz icra işleminin başlamamış sayılacağı , ihtiyati haczin ilk emniyet tedbiri sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dava , muvazaya ( B.K.18) DAYALI BİR İPTAL DAVASIDIR.Kural olarak 3.kişiler ( olayımızda davalı ) muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı hukuki muamelelerin geçersizliğini ileri sürebilirler.Çünkü muvazaalı bir hukuki muameleyle 3.kişinin ızrar edilmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir.Ancak 3.kişinin muvazaalı muameleyle hakkının helale uğradığının benimsenebilmesi için onun muvazaalı muamelede bulunandan bir alacağının mevcut olması ve bu alacağının ödenmesini önlemek amacıyla muvazaalı muamelede bulunulması gerekir.Somut oyda davacı 10.08.1990 vade tarihli senetle davalı Hasan Doğdu ve 3.kişiden alacaklı olduğu için borçluları aleyhine Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesinden 1991/52-39 d.işler sayılı ve 26.02.1991 günlü ihtiyati haciz kararı almış bu kararı Kastamonu İcra Müdürlüğünün 1991/1169 sayılı dosyası ile takibe koyarak borçlu Hasan Doğdu’nun traktörü üzerine ihtiyati haciz konulması için trafiğe yazı yazdırmıştır.Trafik bürosunun 26.02.1991 tarihinde sözü geçen traktörün Mehmet Doğdu’ya devredildiğini bu nedenle yazı gereğinin yapılmadığını bildirmesi üzerine davacı kendisine borçlu olan Hasan Doğdu ile traktörü devralan Mehmet Doğdu aleyhine davayı açmış bulunmaktadır.Mahkemenin davayı red gerekçesiyle alacağın tahsil edilebilir düzeye gelmediği görüşüne katılmak mümkün değildir.Davacının borçlusu aleyhine başlattığı takip mahkeme kararından önce kesinleşmiş tahsili için hiçbir engel kalmamıştır.Kaldıki kesinleşmemiş bir alacak bile olsa davanın reddedilmeyip alacağın kesinleşmesinin sonucunun beklenmesi tahsili gereken bir alacak varsa bu tür davanın ona göre sonuçlandırılması gerekir.Özellikle davalıların kardeş olmaları ihtiyati haciz kararıyla bu karar gereği trafiğe yazılan yazı ve trafikteki devir tarihleri ile alacağın tahsil için gösterilen gayretleri belirtir dosyada bulunan bilgi , belge ve dosyalar değerlendirildiğinde sözü geçen satışın alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı satış olduğu sonucuna varılır.Bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddi doğru olmamıştır.



4HD. 24.06.1996 ; 5498/5734
Davacıların bu davadaki amaçları tahsil edemedikleri alacaklarını tahsil edebilmek için satış işleminin kendileri yönünden geçersizliğini sağlamaktır.Bu hak ayni değil şahsi sonuç doğurur.Yani , davacıların alacaklıların tahsilinden sonra kalan değer olursa tasarruf tüm şartları ile hukuki kıymetini muhafaza eder.Bu nedenle tapunun iptali ve tesciline karar verilmeksizin( olayda kıyasen uygulanması gereken İİK283/1 maddesi uyarınca) tasarrufun iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerekir.Yerel Mahkeme kararı sonucu bakımından doğru bulunduğundan HUMK 438/9 maddesi uyarınca ek gerekçeyle ve hüküm bölümünden aşağıda yazılı çıkarma ve eklemeler yapılmak suretiyle karar onanmalıdır.
SONUÇ-Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle hüküm bölümünün 1.maddesinin son satırı çıkarılarak yerine intikaliyle ilgili tasarrufun iptaline sözcüklerinin yazılmasına ve kararın bu düzeltilmiş biçimiyle onanmasına ,

4HD. 16.10.1997 ; 4322/9761
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davası üzerinden yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacının davasının kabulü ile Karşıyaka Bayraklı ada 25149 ve 8 nolu parselde kayıtlı ve halen Mustafa Uslu adına görülen tapu kaydının iptali ile işbu tapunun Turgut Uzunoğlu adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundktan sonradosya incelendi gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtların yaysa uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava B.K.’nin 18.maddesine dayanan danışıklılık iddiasına ilişkindir.Dava kabul edildiğine göre İİK.’nin 283/1 maddesinin kıyasen uygulanmasıyla tapu iptal ve tesciline karar verilemez.Yerel Mahkemece bu konunun gözetilmemesi yanlış ise de yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK.438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ-Temyiz olunan kararın 2 sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasından tapu iptal ve tesciline ilişkin bölümlerin çıkartılarak yerine davalı adına olan kaydın düzeltilmesine yer olmadan davacının haciz ve satışını isteyebilmesine olanak tanınmasına biçimindeki sözcük dizesinin yazılmasına , öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle kararın düzeltilen bu durumuyla onanmasına