Mesajı Okuyun
Old 09-05-2011, 00:04   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Tapu iptal davalarında "yemin" deliline dayanılamayacağına dair Yargıtay içtihatları bulunmaktadır.(Tam tersi kararlar da bulunuyor) Aşağıdaki linki ve kararı incelemenizi tavsiye ederim.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22213


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

E:2001/8017
K:2001/8400
T:30.11.2001

Davaci vekili tarafından, davalılar alevhine 21.7.2000 gününde verilen dilekçe ile tapü iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan durusma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.4.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalılarla kardeş olduğunu, yurt dışında bulunduğu dönemde gönderdiği para ile ortak murisleri olan babası Derviş .......in 52 ve 380 parsel sayılı taşınmazları kendisi için satın aldığını, ancak hazır bulunamadığı için tapuda tescilin muris adına yapıldığını, 142 ve 439 parsel sayılı taşınmazları ise bedelini ödeyerek muristen haricen satın aldığını, davalıların ferağda bulunmadıklarını belirterek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, resmi bir akit ve yazılı belge bulunmadığını, davalı Ayşe ...... yönünden ayrıca kesin hüküm bulunduğunu, iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme; davalı Ayşe ....... hakkındaki davayı kesin hüküm bulunduğundan diğer davalıya yönelik davayı ise harici satın almanın resmi şekle aykırı olduğu, inanç sözleşmesine dayalı iddianın ise yazılı delille ispatlanamadığı, 142 parsel ile ilgili davayı ise hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle red etmiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Dosya kapmasına, toplanan delillere ve mahkemenin gerekçesine göre davalı Ayşe ......... yönünden HUMK.nun 237.maddesi gereğince kesin hükmün varlığı nedeniyle davanın reddi kararı doğru olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedende yerinde değildir.
Davalı Durkadın ....... hakkındaki temyiz itirazlarına gelince;
Dava, inanç sözleşmesi ve harici satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 5.2.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı, inanç sözleşmesi ile ilgili iddiasını yazılı delille ispat edememiş ve harici satın alma iddiası da resmi şekle aykırı olması nedeniyle geçersiz bulunmuş ise de davacının, davalının davayı mahkeme dışında kabul ettiği iddiası üzerinde yeterince durulmamıştır.
HUMK.nun 93.maddesi ferağat ve kabul beyanı dilekçe veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır hükmünü içermektedir. Buna göre davayı kabul; mahkemeye hitaben mahkeme içi yapılabildiği gibi davanın görüldüğü mahkeme dışında da yapılabilir. Mahkeme içi kabul de sözlü veya yazılı olabilir. Davalı duruşmada sözlü olarak davayı kabul edebilir. Bu halde davalının kabul beyanı duruşma tutanağına yazılır ve davalıya bu beyanı okunarak imza ettirilir. Bu şekil şartlarına uygun olmayan kabul beyanı geçersizdir. Davalı duruşma sırasında mahkemeye vereceği dilekçe ile de davayı kabul edebilir. Dilekçe ile yaptığı bu kabulün geçerli olabilmesi için dilekçedeki kabul beyanının ayrıca duruşma tutanağına geçirilmesine ve kendisine okunarak imza ettirilmesine gerek yoktur. Kabul dilekçesinin mahkemeye verildiğinin tutanağa yazılması yeterlidir. Davalı duruşma dışında davayı kabul etmek isterse mahkemeye vereceği bir dilekçe ile davayı kabul edebilir. Bu kabul dilekçesinin altına, hakim tarafından imzanın davalıya ( veya kabule yetkili vekiline ) ait olduğu yolunda şerh verilmesi gerekir. Buraya kadar açıklamalar mahkemeye hitaben yapılan mahkeme içi davayı kabul içindir. Davalı, davanın görüldügü mahkeme dısında da davayı kabul edebilir. Ancak hükum ifade edilebilmesi icın davacının boyle bir mahkeme dışı kabulü ispat etmesi gerekir. Davalı da mahkeme dışı kabulün hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu, savunarak bunu ispat edebilir. Davalının davayı tamamen kabul etmesiyle uyuşmazlık son bulur ve mahkeme kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verir. ( Prof.Dr.Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı. cilt:IV.Sayfa: 3674 ve devamı )
Somut olayda; davacı, yurt dışında bulunan davalı Durkadin Şahinin Başkonsolosta düzenlenen belge ile davayı kabul ettiğini bildirmiş ve Berlin Başkonsolosluğunca düzenlenen muvafakatname başlıklı davalının kabul beyanını içeren 10.1.2001 ve 12.1.2001 tarihli belgeleri dosyaya sunmuştur. Noterlik Kanunun 191 ve 195 maddeleri hükmüne göre yabancı memleketlerde Noterlik işleri Konsoloslar tarafından düzenlenir ve usulü uyarınca yapılan noterlik işlemlerinin altındaki o memleketin yetkili merciinin imza ve mühürü, konsolos tarafından onanır. Buna göre davalı Durkadın ....in imzasının bulunduğu ve açık kimliğinin de yazılı olduğu bu muvafakatnameler birer resmi belge niteliğinde olup, ayrıca başka delillerle de kabulün ispatlanması gerekmemektedir. Böylece davada mahkeme dışı kabulün bulunduğu kabul edilerek kabul dilekçesindeki kabul beyanının kapsamı yani dava konusu taşınmazların tamamını kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi ve davalının davacı tarafın baskı ve tehditleri ile belgeyi imzalamak zorunda kaldığı, savunmasının araştırılması ve davalıya bu savunmasını ispat imkanının verilmesi ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dilekçenin mahkemeye resmi kanallarla ulaştırılmadığı, konsoloslukta ve tanıklar onunde imzalandığına iliskin geçerli ve yeterli belge sunulmadığı ve dilekcedeki davalının kimlik bilgilerinin yeterlı olmadıgı, resmi makamlarca bu bilgilerin onaylanmadığından bahisle kabule ilişkin belgenin delil olarak kabul edilmemesi doğru görülmemiştir.
Diğer yandan davacı vekili davalı tarafı yemin teklifinde bulunmuş davalı vekili davanın niteliği gereği yemin deliline başvurulmayacağına dair itirazda bulunmuş, mahkeme 21.11.2000 günlü oturumda davanın niteliği gereği davacı tarafın yemin teklifi yönündeki isteğinin reddine karar vermiştir. Tapulu taşınmazların resmi şekilde satılması gerekliliği geçerlilik şartı olduğundan davacının 142 ve 439 parsel sayılı taşınmazları harici satışla aldığına dair iddiası konusunda yemin deliline dayanma imkanı bulunmadığından mahkemenin yemin teklifine ilişkin davacı talebinin reddi, kararı bu iki parsel açısından doğrudur. Ancak, davacı 52 ve 380 parsel sayılı taşınmazlar için inanç sözleşmesine dayanmış olduğuna ve davanın yazılı bir belge ile ispatlanması geçerlilik değil, ispat şartı olduğuna göre davacıya, davalı Durkadın .....e yönelik bu iki parsel açısından davasını yemin delili ile ispatlama imkanı da verilmelidir.
Ayrıca, 142 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespiti 1954 yılında kesinleşmiş olup davacı harici sözleşmenin 1969 yılında yapıldığını bildirmektedir. Buna göre davacı tapulama öncesi bir hakka dayanmadığı halde, bu parsel ile ilgili davalı Durkadın hakkındaki davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden reddi kararı da doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, davalı Ayşe hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının reddine, davalı Durkadın hakkındaki karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 30.11.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.