06-05-2011, 18:34
|
#11
|
|
Konuya ilgi gösteren arkadaşlara çok teşekkkür ederim. Ecrimisil davası muris tarafından açılmıştı. Şimdi mirasçıların davaya katılmaları söz konusu. Ancak mirasçılardan biri, murisin izin ve onayı olmaksızın murisin taşınmazını kiraya vermişti ve biz açtığımız tahliye davası ile 3. şahsı tahliye ettirdik. (men-i müdahale değil çünkü mirasçılardan biri babasının kiracısı durumunda idi ve akde muhalefetten tahliye kararı verildi.) Tahliyeden sonra açtığımız ecrimisil davasında ise bu mirasçıya dava ihbar edildi fakat duruşmaya gelmedi. Davalı 3. şahıs ise mirasçı oğluna kirayı ödediğini iddia ediyor. Davaya tüm mirasçılar elbirliği hükümleri gereğince katıldıklarında, davalı 3. şahıs mirasçılardan birine ödeme yaptıığından dolayı davanın reddi tehlikesiyle karşı karşıyayım. Muris yaşasaydı ecrimisil kararı alınıp hüküm infaz edilecekti. Ve 3. şahıs ödeme yaptığı kişiye rücu edebilecekti. Bu para da terekenin aktifinde mevcut olacaktı. Ancak öldüğü için mirasçıları davaya dahil ettik. Karar kesinleştikten sonra ölseydi terekenin bir alacağından söz edecektik. Ancak henüz karar verilmemişti. Benim sıkıntım elbirliği ile mülkiyet hükümleri gereğince, davalı 3. şahıs borcunu ödemiş (mi?) sayılacak. Ben bu nedenle hisseli mülkiyete dönüştürmek ve taşınmazı kiraya veren mirasçının diğerlerinden ayrılmasını istediğim için 644 son fıkrası gereğince bu davaya ilişkin hak ve alacaklar için (taşınmazı değil, sadece hak ve alacağı konu alan) müşterek mülkiyete dönüştürme davası açmak istiyorum. Bu konuda yaptığım araştırmalarda Av. Şakir Balcı ve Nihat İnal'ın kitapları ile Baki Kuru'nun kitaplarında yer alan dolaylı bilgiye göre hak ve alacaklar için, bu hak ve alacağın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinde dava açabileceğimi düşünüyor ve ben de bunu istiyorum. 4 mirasçıdan 3'ünün vekiliyim ve davalı olacak kişi de hak ve alacağın bulunduğu yerde yaşıyor. Ama HUMK'taki kesin yetki kuralının açık almaması elimi kolumu bağlıyor. Yine de gönderdiğiniz kararın, sizin çizdiğiniz kısmın bir üst paragrafında yer alan şu bölüm benim işime yarayabilir diye düşünüyorum. "HYUYnın 11. maddesinde yer alan bu tabirin (kesin yetki kuralının) tüm kalıt mallarını kapsayan davaları belirlediği, MYnın 644. maddesinde açıklanan davanın, bir malın mülkiyet biçimini değiştirme amacını taşıyan kapsamda olmadığı sonuçuna varılmıştır" ifadesi bana umut veriyor. Ben terekeye temsilci atanması yoluna gitmek istemiyorum. Bu işleri zora sokar. İstediğim 644 son gereğince hak ve alacaklar için açılacak dönüştürme davasına ecrimisil davasının ve davalının bulunduğu yer mahkemesinde bakılabilmesi. Bilmem çok mu şey istiyorum? Yasada bu husus taşınmaz için uygulanmış ve gerekçesinde ise (davanın içeriği, araştırılacak konular, taksimin devamı niteliğinde bir itiraz olursa, bunu en iyi araştıracak yargıcın taşınmazın bulunduğu yer hakimi olması) hususuları yer alıyor.
Bununla ilgili (alacak ve menkullerle ilgili)henüz bir içtihat oluşmamış. Ancak (açılmış olan bir davadaki hak ve alacaklar) nedeniyle açılacak dönüştürme davasında da en iyi araştıracak yargıç bu davanın bulunduğu yer mahkemesi yargıcı olabileceği gibi, davalının (ve diğer mirasçılarının)ikametgahı da burada olmakla, karar verecek yargıcın bu hak ve alacakların bulunduğu yer sulh hukuk yargıcı olması ve taraflara bambaşka bir yargı alanına gitmek mecburiyeti yüklememesi yani usul ekonomisi gereği de bunu gerektirir kanaatindeyim.
Emek ve zaman veren ve tartışan arkadaşlara katkılarından dolayı çok çok teşekkür ediyorum.
Av. Nurten ÇELİK
|