Mesajı Okuyun
Old 05-05-2011, 00:42   #1
aritelline

 
Varsayılan dava dilekçelerindeki'' resen gözetilecek nedenlerle'' kavramı

Sayın meslektaşlarım hukuk dava dilekçelerinde klişeleşerek, netice -talep kısmında kullanılmakta olan ''ve resen gözetilecek nedenlerle '' ibaresi hakimin aslen resen gözetemeyeceği,talep hali ile inceleyebileceği bir olguyu inceleyebilmesine olanak sağlarmı? Örneğin;resmi vasiyetnamede noterin başlayıp noter imzalamaksızın noter katibinin onadığı resmi vasiyetnamedeki şekil eksikliği;bu eksiklikle sanırım nisbi butlan sözkonusu olup talep halinde hakimce gözönünde bulundurulabilir.Nisbi butlan hali kabul edilirse, davacı taraf iptal davası konulu dilekçesinde nisbi butlan halinden söz etmeksizin resen gözetilecek nednelerle demiş ise hakim nisbi butlan halini inceleyebilecekmidir? görüşleriniz için şimdiden teşekkürler.İlgili Yargıtay kararları şunlardır:
1-
Ölüme bağlı tasarrufların butlanı nispidir. Hakim tarafından kendiliğinden biçim eksikliğini ele alınamaz.
MK. nun 499 ve 500. maddelerinde yer alan iptal sebeplerinin varlığı halinde, ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüz olmayıp, nispi butlanla illetli olur. Öyle ise taraf ileri sürmedikçe hakim, şekil eksikliğini kendiliğinden inceleyemez.
MK.nun 501. maddesine göre iptal davası için zamanaşımı öngörülmüştür. Öte yandan, iptali gerektiren sebepler bile olsa ele geçen vasiyetnamelerin Sulh Hakimine verilmesi zorunlu olup, ilgililerin iptal ettirme hakkı saklıdır (MK. 535, 538). 0 halde, dava açılmazsa ölüme bağlı tasarruf sağlık kazanacağı gibi, zaman aşımına uğrayan tasarruf bile geçerliğe kavuşur. iptal davası hakkı mirasçılara tanınmıştır. İşte bütün bunlardan anlaşıldığı gibi, MK.nun 500. maddesinde öngörülen butlan, “mutlak değil, nispi”dir. İşte bu sebepledir ki dava için zamanaşımı kabul edilmiş, dava açmak hakkı da mirasçının arzu ve iradesine bırakılmıştır. Hal böyle olunca, hakim re’sen şekil eksikliğini ele alıp incelemesi mümkün değildir. Esasen Usulün 76. maddesi de buna imkan vermez. Şu durumda hakim kendiliğinden davayı red edemez. Yargıtay’ın uygulaması da bu doğrultudadır.
Az önce açıklanan gerekçelere rağmen ve davacının isteği de yokken, mahkemece re’sen şekil eksikliği sebebiyle (MK.483) vasiyetname iptal edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
(Yar. 2.HD.nin 03.03.1983 tarih, 530 E., 1842K. sayılı kararı)

2-T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
E:2005/8654
K:2005/11578
T:18.07.2005
• VASİYETNAMENİN İPTALİ TALEBİ
• RESMİ VASİYETNAME
• VASİYETNAMEYİ TANZİM EDEN MEMUR
• İŞLEMDE BİRLİK PRENSİBİ

ÖZET : Resmi vasiyetnameyi tanzim eden memurun yaptığı işlemler tevsik işlemidir. Bu nedenle baştan itibaren tüm işlemlerin aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön, işlemlerde birlik prensibinin zaruri bir sonucudur. Dosya kapsamından, resmi vasiyetnameyi düzenleyen kimsenin vasiyetnamede imzası bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında vasiyetnamenin iptali talebinin kabulü gerekir.
(4721 s. Kanun m. 531, 532, 533, 536)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Vasiyet resmi senet ile veya vasiyet eden kimsenin el yazısı ile yapılabileceği gibi sözlü dahi yapılabilir ( TMK. mad. 531 ). Resmi vasiyet senedi, iki tanık huzurunda sulh hakimi, noter yahut kanun en bu husus ile tavzif edilen memur tarafından tanzim edilir ( TMK. mad. 532 ). Vasiyet eden kimse, arzularını resmi memura takrir edip onun tarafından yazıldıktan veya yazdırıldıktan sonra okuması için kendisine verilir ( TMK. mad. 533 ). Vasiyet eden kimse vasiyetnameyi okuyamaz ve imza edemez ise resmi memur tanıklar huzurunda vasiyetnameyi kendisine okur. Vasiyetçi vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder ( TMK. mad. 535 ). Vasiyetname vasiyet eden kimse tarafından okunur ve imza olunduktan sonra resmi memur tarafından tarih yazılarak imzalanır ( TMK. mad. 533 ).
Görüldüğü gibi resmi vasiyetname düzenlenmesine iştirak eden kişilerin kimliği önem taşıdığı gibi, kanun, bazı işlemlerinde bizzat resmi memur tarafından yapılmasını emretmiştir. Söz konusu kişinin bu işle görevli resmi memur olup olmadığı, engelinin ( TMK. mad. 536 ) bulunup bulunmadığı kimliğinin tereddüt yaratmayacak bir biçimde belli olmasına bağlıdır. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için baştan itibaren aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön işlemlerde birlik prensibinin ( Y.02.HD. 12.11.1965 gün 3008/5432 sayılı kararı ) zaruri bir sonucu olmaktadır. Öte yandan noterlik işlemlerinde, ilgilinin imzasının ve noterin onayını taşımayan çıkıntılar geçerli değildir. Çıkıntılar el yazısı ile yapılamaz ( Noterlik Kanunu mad. 81 ).
Söz konusu vasiyetname düzenlenirken gerekli olan bütün yerlerde ç. Birinci Noteri A.T'nin ismi yazılmıştır. Ancak birinci sahifenin başında yer alan bu isim ikinci sahifede imza mahallindeki isim altında "vekili O.Ş.'nin" kaşesinin basıldığı ve onun tarafından imzalandığı görülmektedir.
Bu hal söz konusu vasiyetnameyi düzenleyen kişinin kimliği hakkında tereddütler yaratmaktadır. İkinci sayfadaki onayın Noter A.T.'ye ait olmadığından yukarıda açıklanan kural uyarınca geçerli değildir.
Böyle olunca takriri alanın ve düzenleme yapanın N.A.T. olduğunu kabul etmek zarureti ortaya çıkmakta olup söz konusu kişinin imzasını muhtevi olmayan belgeyi de resmi vasiyetname olarak nitelemek doğru olmaz. Şu halde davanın kabulü gerekirken reddi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi