Mesajı Okuyun
Old 29-04-2011, 09:42   #3
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.DM
Merhabalar

Takip konusu çek olan bir icra takibinde haciz yapılmadan evvel alacaklı vekili ve borclu icra dairesine giderek taahhüt yaparlarsa, taahhüt zamanaşımını keser mi? Borçlu taksitleri ödemezse, ödemediği gün mü zamanaşımı tekrardan işlemeye başlar ?

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/25243
Karar: 2010/7051
Karar Tarihi: 25.03.2010
 
İCRA DAİRESİNDEKİ KEFALETLER - İCRA KEFİLİNİN İCRA MÜDÜRÜNÜN HUZURUNDA DOSYA BORCUNU ÖDEMEYİ KABUL VE TAAHHÜT ETTİĞİ - ZAMANAŞIMI İTİRAZI - İTİRAZIN REDDİ YERİNE KABULÜ YÖNÜNDE HÜKÜM TESİSİNİN İSABETSİZ OLUŞU
ÖZET: Olayda, icra müdürünün huzurunda, icra kefili dosya borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinden bu taahhüt, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içermekte olup on yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. O halde mahkemece icra kefili olan borçlunun zamanaşımı itirazının reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
(2004 S. K. m. 38, 39) (818 S. K. m. 125)
Dava: Yukar
ıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Sair temyiz itirazlar yerinde değil ise de;
Çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo takibinde, takibin kesinleşmesinden sonra 15.08.2007 tarihinde 3. kişi Ç. D. borçluların borcundan dolayı icra kefili olmuştur.
İİK.nun 38. maddesine göre, icra dairesindeki kefaletler, ilam mahiyetinde haiz belgelerden olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. İİK.nun 39. maddesine göre de; ilama müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.
Yukarıda belirtildiği üzere icra müdürünün huzurunda, icra kefili dosya borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinden bu taahhüt, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içermekte olup BK.nun 125. maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. O halde mahkemece icra kefili olan borçlunun zamanaşımı itirazının reddi yerine yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı