Mesajı Okuyun
Old 21-04-2011, 22:29   #6
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Özge Yücel
Çocuğun temsilinde kayyımlık Türk hukukunda öğreti ve uygulamada hak ettiği önem ve değeri kazanamamış kurumlardan birisidir.
Kayyımlık, kişinin hukuksal işlem ehliyetini etkilemeyen bir vesayet önlemidir. Çocuğun kayyım tarafından temsilinde ise kayyımlığın bir vesayet önlemi olmasının ötesinde bunun çocuğun bağımsız temsil edilme hakkının tanınmasının bir yolu olduğu görülmektedir. Özellikle çocuğun yararının yasal temsilcisinin yararı ile çatışması durumunda kayyım atanmasını öngören TMK 426/b.2 hükmünün amacı, çocuğun kendisini ilgilendiren konularda salt kendi çıkarlarını savunabilecek bir temsilci aracılığıyla işleme ya da davaya katılabilmesini sağlamaktır. Çocuğa hangi hallerde kayyım atanacağı TMK mad. 426/b.2-3 dışında Türk Medeni Kanunu’nun diğer bazı hükümlerinde özel olarak düzenlenmiştir. Ancak İsviçre Medeni Kanunu’nda öngörülen bazı kayyımlıklar Türk Medeni Kanunu’nda öngörülmemiştir, bunun yanında çocuğun boşanma davasında temsiline ilişkin özel düzenlemeler İsviçre hukukunun aksine Türk Medeni Kanunu’nda bulunmamaktadır. Bu düzenlemelerin eksikliği çocuğun temsilinde uygulamada duraksamalara yol açmaktadır. Diğer yandan kayyımın hangi kişiler arasından atanacağı da uygulamadaki başlıca sorunlar arasındadır; kayyımlığı gereği gibi yürütmeye uygun kişilerden oluşan bir örgütün ya da kurumun eksikliği işi yapmaya yeterli kayyım atanmasına engel olmaktadır. Kayyımın atanması ve görevden alınması gibi konularda özel düzenlemelerin yasada yer almayıp bu konuda vasilik hükümlerine kıyas göndermesinde bulunulması da kayyımlığa uygulanabilecek hükümler üzerinde düşünmeye sevk etmektedir.(Önsöz’den)

Daha nice önsözlere, başarılara..

Teşekkürler,