Mesajı Okuyun
Old 03-04-2011, 02:35   #4
mntopcu

 
Varsayılan

Bence konunun "şikayet hakkı" çerçevesinde değerlendirilmesi yanlış. Zira "şikayet hakkı yoktur" şeklindeki bir cevabın doğrudan hukuki dayanağı da yoktur. Cevap veren arkadaşlar konuya bu açıdan yaklaşmış.

Bana kalırsa öncelik "yetki" hususuna verilmeli. Yani A'ya böyle bir yetki verilebilir mi, verilemez mi? Çünkü A'ya böyle bir yetki verilebiliyorsa şikayet hakkının varlığı da kabul edilmiş olur.

Bildiğim kadarıyla icra hukukunda borçlu adına işlem yapma yetkisinin dayanağı İİK'nun 94. maddesidir. Bu maddeye göre borçlunun (özetle);
1) Reddetmediği miras,
2) İktisap ettiği halde tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer bir ayni hak,
3) Hak kazanıp muamelesini yaptırmadığı emekli maaşı

sözkonusu ise alacaklıya bunları takip için yetki verilebilir.

Olayımıza dönersek; B'nin C'yi (taahhüdü ihlal nedeniyle) şikayet hakkı yukarıdaki maddelerin hiçbirine girmediğine göre A'ya böyle bir yetki verilemez, bu nedenle A'nın şikayet hakkı da doğmaz.

Öte yandan, A'nın doğrudan B'yi şikayeti belki farklı bir çözüm olabilir diye düşünüyorum. Zira İİK. m.332 ye göre 'vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştıran borçlu' cezalandırılır. Maddede "...borçlu, adet üzere tecviz edilemiyecek bir hiffetle hareket ederek veya haddinden ziyade masraflar yaparak yahut cüretli talih oyunlarına veya basiretsizce spekülasyonlara girişerek yahut işlerinde ağır ihmallerde bulunarak aczine kendi fiili ile sebebiyet verir yahut vaziyetinin fenalığını bildiği halde o gibi hareketlerle bu fenalığı ağırlaştırırsa," cezalandırılacağı öngörülmektedir ki yukarıdaki olayın bu madde kapsamında tartışılabileceğini düşünüyorum. B'nin tavrının 'tecviz edilemiyecek hiffet' veya 'işlerinde ağır ihmal' olarak nitelendirilmesi mümkün olabilir.

Dediğim gibi bence olay bu açıdan tartışılmalı.