Mesajı Okuyun
Old 09-03-2011, 17:20   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan H.safarini
malesef tutarsız bir savunma, müvekkilimde müdafiiye güvenerek suçu inkar etmiş, tüm duruşma tutanaklarına baktığımda kesinlikle yaralamadan söz edilmemiş, sadece son iki duruşmaya katılan yeni bir Avukat, olayın TCK 87/4 olabileceğini savunmuş fakat heyet; "sanığın yaralama eylemi sonrası kendisinin öngörmediği ölüm neticesinin meydana gelmesinin gerekeceği, oysaki olayımızda sanığın kama diye tabir edilen bıçak ile maktülün öldürücü bölgelerinden olan karın kısmına vurduğu ve eylemi sonucu öldüğü" diye gerekçe sunmuştur, fakat bir önceki fıkrada "her ne kadar sanık ve müdafiileri sanığın maktüle kama ile vurmayıp, maktülün kendi kendisine kama ile vurduğunuve bu nedenle maktülün öldüğübeyan etmiş iselerde, otopsi tutanağına göre bıçağın mağdurun arka kısmına yakın yere saplanması ve olayın görgü tanıklarının beyanları dikkate alınarak müdafii savunmaları kabul edilmemiştir" heyet kararıda çelişki var, buarada darbe böbreğin alt kısmında geçerek (boşluk) atar damara keserek iç kanama oluşuyor.

Tahmin ettiğim gibi, "yaralama kastı" yerel mahkemece tartışılmış ve inandırıcı bulunmamış. Sanık üzerine atılan suçu kabul etmek zorunda değildir. Suçu onun işlediğini iddia makamı kanıtlamalıdır. Sanığın suçunu bu aşamada ikrar etmesi, aleyhe de değerlendirilemez. Kaldı ki, TCK 62 inci madde uygulanarak sanığın cezası 1/6 oranında indirilmiş. Yargıtay'da sözünü ettiğiniz şekilde bir savunma yapmanızın bence hiçbir sakıncası bulunmamaktadır.