|
|
|
|
Sayın Meslektaşlarım;
TCK 81/1'den hüküm alan müvekkilimin yargıtay duruşması bu ay'ın sonunda gerçekleşecektir. Müvekkilimin benden önceki müdafinin vermiş olduğu bilgiler ışığında, müvekkilim yerel mahkemenin ilk celsesinde susma hakkını kullanmış, ikinci celsesinde "savunmamı avukatım yapacaktır" demiş ve devam eden celselerde dosyaya konu olan suçu inkar etmiştir, neticesinde 25 yıla hükmedilmiştir. Her ne kadar suçu işlemidğini beyan etmiş olsada müvekkilim öldürme kastı olmaksızın eylemde bulunmuştur, benim sormak istediğim husus şu; bir önceki müdafiinin savunmasına dayanarak müvekkilim suçunu hep inkar etmiş olsada, şu an yargıtay da söz konusu suçu işlediğini fakat öldürme kastı ile değil yaralama kastı ile hareket ettiğini savunur isem, yargıtayın tutumunun ne olabileceğini bilememekteyim, daha önceden bu tarz bir dosyası veya deneyimi olan meslektaşlarımdan öneriler gelirse çok iyi olacaktır. ayrıca tutuklu bulunan müvekkilime kendi el yazısıyla olayın gerçeğini yansıtan yargıtaya hitaben bir mektup yazdırmayı düşünüyorum. Ne dersiniz?
Şimdiden Teşekkürler.
|
|
 |
|
 |
|
Bu olasılık zaten yerel mahkemede tartışılmış olsa gerekir. "Öldürme kastı" ile değil de "yaralama kastı" ile hareket edildiği, olayın oluş şekliyle ıspatlanır. Salt sanığın ifadesinin önemi yoktur. Örneğin silahla öldürdüyse, kaç kurşun sıkılmıştır, vücudun neresi hedef alınmıştır vs. gibi hususlar önemlidir.