25-02-2011, 10:44
|
#76
|
|
Sözleşmeden dönme(108/1) konusun nasıl ifade edilmiş diye baktımda;108de"Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir"ifadesi yerine "Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir"demekte,
gerekçede de "818 sayılı Borçlar Kanununun 108 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanılan “Akitten rücueden alacaklı” şeklindeki ibare, Tasarının aynı maddesinin üçüncü fıkrasında “Sözleşmeden dönmehâlinde taraflar” şeklinde değiştirilmiştir. Gerçekten, karşılıklı edimleri içeren bir sözleşmedetarafların, birbirlerine karşı, aynı zamanda hem alacaklı ve hem de borçlu oldukları göz önünde tutulursa,Tasarıda kullanılan “taraflar” şeklindeki ibare yerindedir. Çünkü, böyle bir sözleşmede,kendi edimini ifa eden taraf, bir yandan “borçlu” sıfatıyla hareket etmekte, diğer yandan karşı edimalacağı yönünden “alacaklı” sıfatını kazanmaktadır.
Maddenin son fıkrasında, borçlunun temerrüdü nedeniyle sözleşmeden dönen alacaklının uğradığı zararın giderilmesini isteyebileceği belirtilmektedir. Burada, alacaklının giderilmesini isteyebileceği zarar, olumsuz zarar, yani sözleşme yapılmamış olsaydı uğramayacak olduğu zarardan ibarettir" demektedir."
Böylece doktrinde tartışmalı olan hususlara da açıklık getirilmiş...
|