|
T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/6324
Karar: 2005/6688
Karar Tarihi: 20.06.2005
ÖZET: Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği gözetilmeden, dava tarihinden öncesi için nafaka tahsili doğru değildir.
(4721 S. K. m. 134) (YİBK 28.11.1956 T. 1956/15 E. 1956/15 K.)
Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davacı, 15.10.2003 tarihli dilekçesi ile; boşanmakla yoksulluğa düştüğünü ileri sürerek aylık 200.000.000 lira yoksulluk nafakasının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kesin hükmün varlığı, zamanaşımının dolduğu ve yoksulluk şartının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 125.000.000 lira yoksulluk nafakasının boşanma kararının kesinleştiği 27.3.2003 tarihinden itibaren birikmiş miktarı ile birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davalının açtığı boşanma davasında davacı 10.000.000.000 lira manevi tazminat istemiş ise de yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış, 13.12.2001 tarihli karar ile MK.134/son maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, 1.000.000.000 lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, kararı davacı vekili manevi tazminat ve faiz yönünden 8.2.2002 tarihli dilekçe ile temyiz etmiş, boşanma yönünden temyiz edilmeyen hüküm bu tarih itibariyle temyiz süresinin dolması üzerine kesinleşmiş olmasına rağmen, mahkemece temyiz edildiği kabul edilerek 27.3.2003 tarihi itibariyle kesinleştirilmiş ise de bu tarih hatalı olmuştur. O nedenle gerçek kesinleşme tarihine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için davanın reddi gerekirken, bu yönden inceleme yapılmaması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, 28.11.1956 gün ve 15 E.- 15 K. İBK. göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tesbiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği gözetilmeden, dava tarihinden öncesi içinde nafaka tahsili doğru değildir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
|