Mesajı Okuyun
Old 09-02-2011, 17:11   #2
AV.SEDAT

 
Varsayılan

Her iki savunma da haklı gözüküyor.

Şufa hakkının doğumu için rızai veya kazai intikalin bir ayrım yaratmaması gerekir, aksi düşünce şufa hakkını ortadan kaldırma amaçlı muvazaalı davaların önünü açar.. Şu halde devir tarihini 2010 olarak kabel etmek gerekir - ki bu da devrin hissedarlardan birine yapıldığını gösterir...

Eylemli taksimde de diğeri kadar net olmasa da haklı gözüküyor... Neticede eski malik zamanında da 20 da'lık bir bütün olarak kullanılıyordu ise, dava konusu 7 da'ın o 20 da'ın hangi bölümü olduğu belli olmasa dahi, 20 ni kullanım şeklinde malikleri arasında bir anlaşma olduğu belirli ise eylemli taksimin varlığı kabul edilecektir, zaten hisserdar satışı kabul edildiğinde diğerinin pek bir önemi kalmıyor.