03-02-2011, 15:44
|
#3
|
|
HD 03
Esas : 2003/012590
Karar: 2003/012224
(14.10.2003)
YOKSULLUK NAFAKASI
HAKKANİYETE UYGUN NAFAKA
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, dul ve yetim maaşının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı dikkate alınarak hakkaniyete uygun olarak nafakayı arttırmaya hükmedilmelidir.
(4721 s. MK. m. 175, 176)
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, önceki yoksulluk nafakasının artırılması istenilmiş, mahkemece, davacının ölen babasından annesi ile birlikte dul ve yetim maaşı aldığı, davalının ise emniyet müdürü olup işgal ettiği mevki itibariyle aldığı maaşın yeterli olmadığı bu hususun tüm memurlar için geçerli olduğu böylece nafakanın artırılması halinde davalının ödeme imkanı kalmayacağı gerekçeleriyle istemin reddine karar verilmiştir.
TMK.nun 175. maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir"
Aynı şekilde 176/4. maddesinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir.
Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür(TMK. md. 176/3).
Somut olayda, taraflar 29.05.1998 tarihinde boşanmış ve davacı lehine 10.000.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davacı ev hanımı olup 3 ayda bir annesi ile birlikte dul ve yetim maaşı almaktadır. Davalı ise 1. sınıf emniyet müdürü ve APK Başkanıdır. İşbu dava boşanmanın kesinleşmesinden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra açılmıştır.
Buna göre tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değiştiği sabittir. Ne var ki "dava tarihi itibariyle" tarafların ne kadar maaş aldıkları resmi kurumlarından sorularak tespit edilmediği gibi asgari ücret düzeyinde bile olmayan dul ve yetim maaşının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı da dikkate alınmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Ayrıca, davalının gelirinin işgal ettiği mevkiin gerektirdiği yaşam düzeyini gerçekleştirmekte yetersiz kalması onu nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, nafakanın "hakkaniyet" ölçüsünde artırılmasını engelleyici nitelikte yasal bir gerekçe de değildir.
O halde mahkemece eksiklikler giderilip, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, günün koşullarındaki paranın alım gücü, dul ve yetim maaşının miktarı dikkate alınıp "hakkaniyete" uygun ölçüde nafakaya hükmedilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|