|
|
|
|
Değerli Meslekdaşlarım;
Şu anda ağır ceza mahkemesinde sanık sıfatı ile yargılanan müvekkilim mağdur ile 2006 yılında iş ilişkisi içerisine girmiş ve bir takım malları 10.000 TL karşılığında mağdura satmıştır. Alışveriş sırasında 10.000 TL nin 6.000 TL'lik kısmını peşin olarak teslim almıştır. Alışveriş tarihinden yaklaşık bir hafta kadar sonra müvekkil mağduru arayarak elinde yeni malların olduğunu ve dilerse gelip görmesini istemiş. Mağdur malları beğenmeyerek almak istemediğini beyan etmiş ve bunun üzerine müvekkil daha önceki alışverişinden 4.000 TL alacaklı olduğunu kendisine hatırlatmış. Mağdurun üzerinde nakit para bulunmadığından torunu tarafından keşide edilmiş 4.000 TL değerindeki çeki müvekkile kendi rızası ile teslim etmiştir. Bunun üzerine mağdur, senet bedelini ödemekten kaçınmak amacı ve senet yağması suçu iddiası ile müvekkil hakkında kamu davası açılmasını talep etmiştir. Yargılama sonucunda müvekkil beraat kararı almış fakat karar yargıtay tarafından bozulmuştur. Yargılama devam etmektedir.
Benim sorum şu olacak;
Mağdurun elinde atılı suçlamayı kanıtlayacak herhangi bir delil yahut tanık beyanı bulunmamaktadır. Zaten ilk derece mahkemesi de delil yokluğundan beraat kararı vermiştir. Fakat çekte zorunlu olan unsurlardan olan çekin keşide yeri bulunmamakla beraber müvekkilin isminde bir harf hatası yapılmıştır. Mağdurun tek iddiası da budur. Bu durumda müvekkilin beraatini sağlamak için savunmada hangi yolları izlemeliyim.
İlgilenen meslekdaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum...
|
|
 |
|
 |
|
Yargıtay ilamında belirtilen bozma sebebleri ve dayandığı gerekçeleri de mesajınıza ekleyebilir misiniz? Zira bozma üzerine yapılacak yargılama bu yol üzre olacaktır değil mi? Savunmanın da buna göre belirlenmesi gerekir. Saygılarımla.