Avukat müvekkili (A)'ya ait bir alacak nedeniyle icra takibi başlatır, icra dosyasından parayı tahsil eder ve müvekkilinin telefonla talimatı doğrultusunda müvekkilin oğluna tahsil edilen parayı teslim eder, karşılığında müvekkilin oğlundan parayı babasına verilmek üzere teslim aldığına dair makbuz alır. Başkaca bu müvekkil ile ilgili herhangi bir icra takibi yada dava takibi yapılmamıştır; ancak aradan (2) yıl geçtikten sonra bu kez avukat müvekkilin vekaletinden usulüne uygun olarak istifa eder ve bilhare eşi (B) nin vekaletini alarak eski müvekkili (A) aleyhine boşanma ve tazminat davası açar. Bunun üzerine (A), avukat aleyhine icra takibi ile ilgili paranın tahsil edildiği halde kendisine teslim edilmediği için fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile Sulh Hukuk Mahkemesi'nde alacak davası açar. Ayrıca Avukat aleyhine Adalet Bakanlığı'na ve Baro'ya başvurur. Gerek Adalet Bakanlığı'na başvurusu nedeniyle C.Savcılığı tarafından yapılan soruşturma gerekse Baro tarafından tahkikat sonuçlarında Avukat hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. (A) ayrıca Avukatı tehdit ederek şantaj da bulunur. Bu eylemi nedeniyle de (A) Asliye Ceza Mahkemesi'nce de mahkum edilir. Tüm bu davalarda (A) nın oğlunun ticari mümessil sıfatıyla hareket ettiği ve (A) nın da tahsil edilen parayı oğlundan aldığı tanık anlatımlarıyla kanıtlanır. (A) tarafından açılan alacak davası devam etmektedir. Mahkemede dinlenen tanık beyanları da yukarıda belirtilen hususları teyit ederler. Ayrıca ilgili kuruluşlardan gelen yazı cevaplarında da yerel örf ve adet gereği reşit çocukların babaları adına "ticari mümessil" olarak hareket ettiklerini belirtir. Tüm bunlara rağmen Mahkemece davalı Avukattan yemin teklifi konusunda beyanda bulunması istenir. Avukat ise yemin teklif etmeyeceğini bildirir. (A) nın fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığı dava tutarı temyiz sınırının altındadır. Yargılama devam etmektedir. Olay hakkındaki değerlendirme ve yorumlarınızı bekliyorum. saygılarımla...