|
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/6063
Karar: 2005/2500
Karar Tarihi: 21.03.2005
TAZMİNAT DAVASI - DAVALILARIN MALİKİ SÜRÜCÜSÜ VE TRAFİK SİGORTACISI OLDUKLARI ARACIN ÇARPMASI SONUCU AĞIR ŞEKİLDE YARALANMA - MADDİ ZARARIN HESAPLANMASINDA SAKATLIK NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN İŞ GÖREMEMEZLİĞİN ESAS ALINMASI GEREĞİ
ÖZET: Çalışmakta iken sakat kalan davacının uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş görememezlik, diğer anlatımla, çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Bunun için de Adli Tıp Kurumu'ndan, SSK Sağlık İşleri Tüzüğünde öngörülen kriterlere göre zararın hesaplanmasına temel oluşturacak iş görememezlik oranının sorulması, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
(818 S. K. m. 41, 46)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 26. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 08.10.2003 tarih ve 2001/867-2003/922 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları aracın, müvekkiline çarpması sonucu ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, ameliyat geçirdiğini, halen eski sağlığına kavuşamadığını, fizik tedavi gördüğünü, acil serviste hemşire olarak çalışan müvekkilinin, eskisine göre daha fazla efor harcaması gerektiğini, tedavisi için yaptığı ancak kurumunun karşılamadığı masraflar ile maaşında yapılan kesinti ve güç kaybı tazminatı olarak toplam 2.000.000.000 lira maddi 15.000.000.000 lira manevi olmak üzere toplam 17.000.000.000 lira tazminatın temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, tedavi devam ettiğinden, net zarar hesabının yapılamaması nedeniyle kararın değiştirilmesi hakkının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya kapsamına, benimsenen bilirkişi raporlarına göre davacının vücut genel çalışma gücünü kaybetmediği, üç ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, tedavi, ulaşım, fotoğraf, noksan maaş ücreti olmak üzere toplam 888.640.434 lira maddi tazminatı hak ettiği, 2.000.000.000 lira manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle, davanın maddi tazminat bakımından tüm davalılar için kısmen kabulüne, manevi tazminatın davalılardan Hasan ve Abdullah bakımından kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava dilekçisinde haksız eyleme dayalı olarak yaralanan davacının uğradığı güç kaybına ilişkin tazminatın tahsili de istenmiştir.
Davacı, sağ ayak ikinci parmağının ameliyatla kesilmesi sonucu efor kaybına uğradığını, acil serviste hemşire olarak devamlı süre ayakta durması, yürümesi ve koşturması, dolayısıyla eskisine göre daha fazla efor harcaması gerektiğini ileri sürmüştür.
Hükme esas alınan Üniversite Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'nın raporunda, omuzdaki kırıktan ve sağ ayak parmağının kesilmesinden söz edilmiş ancak, davacının genel çalışma gücünü kaybetmediği, üç ay iş göremezlik halinde kaldığı sonucuna varılmış, bu rapora esas olan hesap bilirkişisi, efor kaybı tazminatının hesaplanması gerekmediği ek raporunda bildirmiş, davacı bu ek raporu da bu yönden tekrar itiraz etmiş ise de, mahkemece bu itiraz yerinde görülmemiştir.
Oysa, Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, çalışmakta iken sakat kalan davacının uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş görememezlik, diğer anlatımla, çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Bunun için de Adli Tıp Kurumu'ndan, SSK Sağlık İşleri Tüzüğünde öngörülen kriterlere göre zararın hesaplanmasına temel oluşturacak iş görememezlik oranının sorulması, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu güç kaybına uğrayan kişinin, aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) harcayarak yapması halinde, bu fazladan sarf edilen güce karşılık gelen zararın tazminini, sırf bu nedenle isteyebilecektir. Bu itibarla, kazadan önceki aylığını almakta devam etmesi, onun tazminat istemek hakkını ihlal etmez.
Bu durumda, mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan açıklanan noktaya ilişkin rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru olmamıştır.
3- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin BK.' nun 46/son fıkra hükmüne dayalı diğer temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenle, temyiz itirazının kabulü ile hükmün efor tazminatına ilişkin bölümünün davacı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenle, diğer temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
|