Mesajı Okuyun
Old 02-12-2010, 15:28   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Vekaletnamede çek keşide etme yetkisi yok ise de,sanığın,hesap sahibi kardeşinin bankaya verdiği muvafakat ile çeki imzalamış olması halinde 3167 SK m 16 daki suç oluşur.(CGK 30.11.1999 T 1999-10-285-292 sayılı kararında belirtildiği üzere BK m 450 gereğince,anılan hesaptan çek keşide etme yetkisinin var olduğu kabul edilmiştir.)
10 CD 30.6.2003 2002/26104- 2003/18123
---------------------------------------------------
Vekaletnamede çek keşide etme yetkisinin verildiğine dair ifade yok ise de,sanığın suça konu çeki babasının izni ile imzalayıp imzalamdığı araştırılıp,izni var ise 3167 SK m 16 da yazılı suçun oluştuğu kabul edilmelidir.
10.CD 9.6.2003 2003/2453-14559

--------------------------------------------------
Ticari mümessil,iyiniyetli üçüncü kişilere karşı müessese sahibi hesabına,kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun adına müessesenin gayesine dahil olan tüm tasarrufları yapmak yetkisine sahiptir. Bu itibarla keşide ettiği çek muteberdir,sırf çek keşide etme yetkisi olmaması nedeniyle dolandırıcılık suçu oluşmaz ,3167 sy M 16 daki suç oluşur.(TTK m 415,BK m 450)

10 CD 3.6.2003 13515-14424
------------------------------------------------------

Sanığın,sorgusunda,suça konu olan ve oğlu ZHK ye ait çeki,onun sözlü iznini alarak imzaladığını belirtmesi karşısında ZHK tanık olarak dinlendikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması.
6 CD 25.1.2002 17335-568

Aynı doğrultuda, 6 CD 20.11.2002 8023-130303
-----------------------------------------------------------
Önceden mevcut rızaya dayalı olarak babasına ait çeki keşide ederek katılana veren sanık,mağdura zarar verme bilinciyle hareket etmediğinden ,sahtecilik suçu oluşmaz.

CGK 25.5.2004 6-93-126
--------------------------------------------------------
T.C. YARGITAY
11.Ceza Dairesi
Esas: 2007/8425
Karar: 2008/617
Karar Tarihi: 06.02.2008
ÖZET: Ma
ğdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.

(765 S. K. m. 342) (5237 S. K. m. 158)
Resmi belgede sahtecilik ve doland
ırıcılık suçlarından sanık Levent Ö.'in yapılan yargılaması sonunda: 765 Sayılı TCK. nun 342/1, 5237 S. K. nun 158/1-f maddeleri gereğince mahkûmiyetine dair İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2007 gün ve 2005/17 Esas, 2007/197 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 28.10.2007 tarihli tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P. Telekomünikasyon Elekt. San. Tic. Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ.'ın yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ.'ın, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatına karar veren İ. 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği <yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir> şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ.'ın celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması, sanık müdafii tarafından 21.11.2001 tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi, ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D da dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması, bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2001/4954 sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.