|
|
|
|
Miladi takvime geçişten önceki yıllarda(*), tütün paketi(sevdiğim marka olan Dunhill'i bıraktıktan sonra Old Holborn marka tütün sarardım), kömürlü filtre ve iyi cins sigara kağıdı, çakmak( o zamanlardan kalma 800 den fazla çakmak var)ve kolleksiyon yaptığım kibrit paketleri benim için kutsaldı. Milattan önce bu saydığım kutsal şeylerin hiç birisinden vaz geçip bir köşeye atmazdım, atamazdım.
Milattan sonra, bir zamanlar benim için kutsal olan bu şeylerin hepsi kutsallığını ve değerini kaybetti. Benim için bir zamanlar değerli olan tütün paketlerini, filtreleri ve kağıtları, miladın üçüncü ve dördüncü yıllarında, tanıdıklara hediye ettim. Kutsallıkların ve değerlerini hemen kaybetmediler sizin anlayacağınız; değişim biraz zaman aldı. Bir zamanlar işyerinin bir duvarını boydan boya kaplayan çakmak kolleksiyonunu karton kutulara doldurup dolaba koydum, satmayı düşünüyorum, alan olursa.
Askerlik hatırası türünden bu kıssadan çıkardığım hisse: Bir milat gerçekleştirmeden sigarayı bırakmak olanaksız bence. Miladı gerçekleştirmenin en başta gelen koşulu ise 'bitsin' dediğimiz o paketi ya atmak, ya da bir köşeye koyup el sürmemek.
(*) Buradaki milat benim sigarayı bıraktığım güne rast geliyor.
Saygılarımla
|
|
|
|
|
|
Babamın ameliyat olması gerekiyordu. Doktor ameliyattan 2-3 ay önce sigarayı bırakmasını, aksi takdirde narkoz vermeyeceğini söyledi. Babam 62 sene, günde 3 paket içtiği sigarayı bıraktı. Babamın miladı doktordu.
Başka bir takvim lazım bana...
miladi değil,
hicri hiç olmaz.