|
|
|
|
Bir hayal ısmarlayın, bu kabustan kurtulmak için, bir de gerçek ısmarlayın o hayale kavuşabilme yolunda yeterli güce sahip olmak için. Bir de hayır ısmarlayın derim, hiçbir şeye hayır diyemeyen insan topluluğu olduğumuz için...
|
|
 |
|
 |
|
Şimdi diyeceksiniz ki "Hakan sen akıllanmazsın" ama yine lafı eğip bükmeyeceğim, ben referandumda evet dediğim için pişman değilim. (can çıkar huy çıkmaz)
Benim yaşadığım duygu, yargıç ve savcıların çok önemli bir kısmının sivil (bkz yukarısı) düşünceden uzak olup "devlet" yanlısı olmalarının tescillenmesinin yarattığı hayal kırıklığı ve güvensizlik.
Yapılan araştırmaların sonuçlarını hatırlayın,
"devlet varsa biz varız",
"devlet söz konusu oldumu hukuk mukuk dinlemem"
şeklindeki düşüncelerin hakim ya da en azından yaygın olduğu bir meslek grubu...
Bu düşünce, yargıcın kendisini devlet memuru olarak gören anlayışla paraleldir.
İşte hayalperest ben, dedim ki "
yahu, bu sefer oylar gizli, perdenin ardına girdimmiydi, sol memenin altındaki cevahir parlayıverir, yok bakanlıkmış yok abilermiş, gönlünce - özgürce oylar verilir"
Hayal işte...
İsim vermek istemezdim ama, meramımı başka türlü anlatamayacağım; bu göreve layık görülen yargıç-savcılara sözüm yok, mutlaka çok değerli hukukçulardır ama, bir Aydın Başar, bir Mehmet Gülçek, bir Hasan Fahri Göncü, seçimde kazanamıyorsa orada durur düşünürüm "neler oluyor" diye...
Şöyle düşünelim, oldukça basit bir örnek vermek istiyorum: Diyelim, seçimle faşist bir partiyi iktidara getirdik. (örnekteki "faşist"i, komünist, müreteci vs. unsurlarla değiştirmek serbesttir)
Sorun faşist partide midir, seçmenlerde midir, seçimde/demokraside midir?
Soru bu...
Ben en azından "sorun demokraside değil" diyenlerdenim.
Off.
Nerden geldik, hah "hayır"dan. Dediğim gibi, bugün gene referandum olsa gene evet oyu veririm.
"Örgüt" deyince kaşları çatılan, hatta kaşları çatılmakla kalmayıp soruşturma kovuşturma yürüten bir meslek grubu (Kavili'ye saygılar), örgütlenme ile yeni yeni tanışmışken (adalet.org - YARSAV - Demokrat Yargı) ben umudumu yitirmek istemiyorum.
Mazhar'ın dediği gibi "benim hala umudum var"
