Mesajı Okuyun
Old 19-10-2010, 22:09   #3
av.suleyman

 
Varsayılan

Yargıtay 2 HD, 27.03.1979 T., 1979/1027 E., 1979/2645: "Veraset belgesi, her zaman terekeye sahip çıkmak, başka bir anlatımla mirası kesin olarak iktisap etmek ( kabullenmek ) iradesini gösteren bir davranış değildir. Sözgelimi, emekli - dul - şehit aylığı almak veya Medenî Kanunun 610. maddesi gereğince emeğinin karşılığı olan tazminatı isteyebilmek ya da miras bırakanın öldürülmesi sebebi ile manevî tazminat davası ( BK. 47 ) açabilmek, terekenin defterinin tutulmasını ( MK. 559 ) isteyebilmek veya herhangi bir vakıf sebebi ile "tevliyete hak kazandığını" tesbit ettirmek amacı ile ve daha benzeri birçok sebeplerle veraset belgesi almak mümkündür. Bu bakımdan böyle bir belgenin alınması için Mahkemeye başvurmak, mirası red hakkının yitirilmesine veya borca batıklık iddiasında bulunmak hakkının ortadan kaldırılmasına yol açmaz."

Eski MK m.550: "Müddeti içinde reddetmiyen mirasçı, mirası kayıtsız ve şartsız iktisabetmiş olur. Müddet hitamından evvel alelâde idarenin ve mirasa ait işleri idamenin istilzam etmediği bir muameleyi yapan ve terekeden bir malı zimmetine geçiren veya ketmeden mirasçı, mirası reddetmek hakkından mahrumdur."

4721 S.K. m.610: Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.
Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz."

Saygılarımla...