|
Askerliğimi İsparta'da yaptım. Kaçıncı dönem olduğu aklımda değil ama, benim dönemim üniversite bitirmiş olanların direk olarak yedek subay olduğu son dönem olduğu için, 'bedel' kavramını sadece Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir' türküsünden tanırım. İki buçuk üç aylık bir temel eğitimden sonra askerliğe veda ettiğim için, bir iki tane dışında, anlatacak fazla hatıram'da yoktur. Çeşitli vesilelerle aklıma gelen askerlik harıtalardan bir tanesi Milli Eğitim bakanlığında çalışmış olan bir öğretmene ait bir anekdot. Bu arkadaş övünerek hiç gazete okumadığını belirtirdi. Gerekçesi şu: 'Tüm gazeteler yalan yazıyor'; Buna isterseniz 'gerçeği yansıtmıyor' da diyebilirsiniz.
Arkadaşın düşüncesi doğruluğuna katılmadığım bir fikir. Ben bir iki kötü örnek dışında gazetelerin ve diğer medyanın yalan yazdığı, yanlış haber verdiği düşüncesinde değilim.
'Yalan yazmıyor ve yalan haber bildirmiyorsa, devamlı olarak objektif haber mi veriyor peki medya? Hayır! 'Ne yapıyor peki?' Cevap: 'Taraf tutuyor'.
'Taraf tutuyor diye gazete okumayacak mıyız, haber dinlemiyecek miyiz peki?'
'Hayır, tam tersi, çok okuyacağız ve bir fikir sahibi olmaya çalışacağız. Bunu yapmasak, amcalarımızın, dayılarımızın, tanıdıklarımızın peşinden gideriz'
'Ayıp mı peki onların peşinden gitmek?'
'Hayır değil, ama onların doğruyu bildiğini kontrol etmeden nasıl inanırım doğruluğuna?'
Giriş biraz uzadı yine. Sadede gelelim.
Yeni HSYK üyeleri seçildi. Seçim oldu bitti ama küllerin içinden duman yükseliyor halen. Duman yükseldiği sürece de birileri çıkıp 'bu duman nereden ve neden çıkıyor?' diye soracaktır. Önünü alamasınız.
Olayların içinde olmayan, seçilen hakim ve savcılardan hemen hemen hiç birisini tanımayan ve seçim öncesini ve sonrasını medyadan öğrenen birisi olarak aklıma takılan ve içinden çıkamadığım bir konu var. Anlatayım.
10430 seçmenden 10222 seçmen oy kullanmış. Katılım oranı yüzde 98. Geçerli oy sayısı 10055.
Bu 10055 hakim ve savcı kimi veya kimleri seçmiş peki? Bir kaynağın seçimden üç gün önce yayınladığı ve 'İşte Bakanlığın HSYK Listesi' diye adlandırdığı bir listedeki kişilerin hemen hemen hepsini. Olayın göze çarpan ikinci yanı seçilen son adaydan sonra gelen adayın ve ondan da sonra gelenlerin aldığı oy sayısındaki ani düşüş. Seçilen son adayın oyu: 4542, ondan sonraki adayın oyu: 2356. Arada 2186 oy fark var. Buna karşılık seçilen son adayla kendisinden bir önceki aday arasındaki oy farkı sadece: 28 ve seçilen son adaydan sonra gelen adayla ondan bir sonraki aday arasındaki oy farkı sadece: 12
Kısaca belirtmek gerekirse:
1. Yarışı önde bitiren grupla yarışı kaybeden grup arasında büyük bir mesafe var,
2. Belirli kaynaklar seçim maratonundan kimlerin galip geleceğini yüzde yüze yakın bir oranla yarışma bitmeden önce bildirmişlerdir,
3. Gerçek maratonlarda favoriler önceden bellidir,
4. HSYK maratonunda olsa olsa üç veya dört favori olasılığı olabilir, yüzde yüze yakın bir tahmini akla yakın bir sonuç olarak kabul edebilmek bir hayli zor, özellikle yarışa 165 maratoncunun katılmış olduğunu düşünürsek,
5. Böyle olunca da doping iddialarını çürütebilmek zor bence.
Evet, okuduğumuz haberlerin doğru veya yanlış olduklarına karar vermeden önce mantığımızın süzgecinden geçirirsek ve bunu tanıyorum, doğru söyler, diğerini zaten tanıyorum, yanlış söyler demeden önce öbjektif bir yargıya varmaya çalışırsak, yanılgılarımızdan yüzde yüz kurtulmuş olmayız ama bu yanılgıları biraz da olsa azaltmış oluruz.
Saygılarımla
|