 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av. Hakan EREN |
 |
|
|
|
|
|
|
Bizler hukukçuyuz. Komplo teorilerinin, öcülerin - ecinnilerin peşinden ya da önünden gitmemeliyiz.
Benim "beğenmediğim" HSYK üyeleri, iddianame hazırladığı için bir savcıyı meslekten attılar.
("Bir" savcı dedik ama acaba hangisi? Kenan Evren hakkında dava açan savcı mı, Büyükanıt hakkında fezleke düzenleyen mi? Seç beğen al!)
Suça bakın; iddianame yazmak! Suçu işleyen kim? Savcı! Suç ne: iddianame yazmak!!!
Mevcut HSYK ve yüksek yargı yapısı o kadar kötü ki sayın meslektaşım getirilen ya da getirilecek hiçbir yeni düzenleme eskisinden daha kötü olamaz.
Tartışma ancak bundan sonra yapılmalıdır; yeni düzenleme mi daha ileri bir düzenleme mi?
Yoksa yeni düzenlemede adalet bakanının oy hakkı olması, müsteşarının üye olması, tüm işlemlerin yargı denetimine açılmamış olması gibi eleştiriye muhtaç düzenlemeler elbette mevcut.
Selam ve saygılarımla...
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Eren, söylemiş olduğunuz "getirilen ya da getirilecek hiçbir yeni düzenleme eskisinden daha kötü olamaz" ifadeleri olaya tamamen siyaset dışı baktığımız da yani hukukçu kimliğimizle baktığımız da ne kadar da talihsiz bir söylemdir. Biz, hukukun olmadığı yerde hukuku yaratma, hukuk varsa sorunlarını düzeltme, önümüzde ki en iyi hukuk sistemi olsa dahi onunun boşluklarını doldurma ve eksikliklerini tamamlama görev ve bilincine sahip olmak zorunda değil miyiz? Bırakalım siyaseti, ülkenin içinde bulunduğu durumları, hukuk sistemimizi; biz olmasak sizce hukuk mevcut olabilir mi? Unutmayalım elinde güç olan her zaman daha fazlasını ister. Biz başta çağdaş demokratik hukuk sisteminin geriye gitmesini engellemek daha sonra daha çağdaş ve demokratik olması yolunda gerekli çalışmaları yapmak zorundayız. Aksi halde öz değerlerimizi kaybetmiş oluruz.