Benzer bir dosya ile (muhtemelen aynı dosya) bende karşılaştım.
Kişi kollukta ve savcılıkta ki sorgusunda
-kendi iddiasına göre- baskı görerek gizli tanık olmayı kabul etmiştir. Gizli tanık olarak vermiş olduğu ifadeler de kolluk tarafından hazırlanmış ve kendisi
sadece imzalamıştır.
Yine sanığın/tanığın (facia bir tanımlama

) beyanına göre, kolluk ve savcı kendisine avukatının önünde suçlamaları kabul etmemesini, zamanı gelince kendisinin davadan çıkarılacağını ve tanık koruma programından faydalanacağını beyan etmiştir.
Ancak ilk cesede sanık aynı zamanda gizli tanık
"dile gelmiş" yaptığı işten dolayı pişman olduğunu ve olayların iç yüzünü mahkeme heyetine anlatmıştır.
Sanırım meslektaşımızın bahsetmiş olduğu konu da budur ya da fazlasıyla benzemektedir.
Bu durumun hiçbir hukuki alt yapısının olduğunu düşünmemekteyim. Aksine kolluğun ve Cumhuriyet Savcılığının birden fazla hukuka aykırı eyleminin olduğu kanaatindeyim.
Tanığın ve hem sanık hem gizli tanık olabilme hali somut olayda mümkün değildir. Zira kişi artık gizli tanık sıfatında olmayıp kendini deşifre etmiş ve "gizli" hiçbir yönü kalmayıp tanıklık yaptığı hususları da açık bir şekilde reddetmiştir.
Bu bağlamda her iki sıfatın aynı yargılama esnasında bir arada bulunması
şahsi kanaatime göre mümkün değildir.
Dip Not: Gizli tanık beyanlarından başka somut delil bulunmayan yargılama dosyasında mahkeme yaklaşık 16 aydır tahliye kararı vermemiştir. Bu da ayrı bir tartışma konusudur.
|
|
|
|
gizli tanık olarak, kendi aleyhine tanıklıkta mı bulunuyor yoksa başka sanıklar aleyhine mi tanıklıkta bulunuyor da kendisi kendi tanıklığı dışındaki bir iddia veyahut isnattan yargılanıyor?
ayrıca bu nasıl bir gizli tanıktır, gizliliği kalmamış da!
buna ilişkin yasada açık bir düzenleme olmadığından buna engel hal olmadığı kanaatindeyim..
|
|
 |
|
 |
|