| 
		 
			
			 
			
			
			
			
		 
			
				  
				
		
	  | 
	
	
		
			
			
				 
				
			 
			 
			
		
		
		
		YARGITAY
 
HUKUK GENEL KURULU
 
E. 2002/19-249
 
K. 2002/258
 
T. 3.4.2002
 
• AHZU KABZ YETKİSİ ( Vekilin Yetkili Olmamasından Dolayı Vekile Verilen Paranın Kabul Edilmeyerek İcra Takibine Başvurulması )
 
• İTİRAZIN İPTALİ ( Para Çekmeye Yetkisi Olmayan  Vekile Paranın Ödenmiş Olması Dolayısıyla Davalı Banka Hakkında İcra  Takibine Geçilmesi - İtiraz )
 
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Para Çekmeye Yetkisi  Olmayan Vekile Paranın Ödenmiş Olması Dolayısıyla Davalı Banka Hakkında  İcra Takibine Geçilmesi - İtiraz )
 
• VEKALET ÜCRETİ VE YARGILAMA GİDERLERİ (  Ödemeyle Yükümlü Kılınılan Paranın Dışında Olması - Vekilin Özel Yetkiye  Gerek Olmaksızın Alabileceği )
 
• YARGILAMA GİDERLERİ VE VEKALET ÜCRETİ (  Ödemeyle Yükümlü Kılınılan Paranın Dışında Olması - Vekilin Özel Yetkiye  Gerek Olmaksızın Alabileceği )
 
818/m.388
 
1086/m.33,63
 
1136/m.171
 
 
ÖZET : Müddeabihi kabz için özel yetki  gereklidir. Ödemeyle yükümlü kılınılan paranın dışında kalan yargılama  giderlerini ( ve bu arada vekalet ücretini )müddeabihin dışında kalmış  olması nedeni ile vekil, özel yetkiye gerek olmaksızın alabilir. 
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali"  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece Asliye 2.Hukuk  Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.10.2000 gün ve  2000/307-945 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından  istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19.6.2001 gün ve 2001/1013-4804  sayılı ilamı ile , ( ...Davacının taşıtının trafik kazası sonucu  hasarlanması dolayısıyla davacı, sigorta şirketinin sorumluluğu  bakımından şirkete başvuruda bulunmuş; daha sonra bu işinin takip ve  sonuçlandırılması için üçüncü kişiye vekaletname vermiştir. Vekil,  vekaletnameye dayanarak sigorta şirketinin yolladığı parayı davalı  bankadan davacı adına almış ve yeni adres bırakmadan adresini terk  ettiğinden davacının, onunla hesaplaşmasına olanak kalmamıştır. 
Davacı, kabza ( para çekmeye )yetkisi olmayan vekile  paranın ödenmiş olması dolayısıyla davalı banka hakkında icra takibine  geçmiş; davalı banka, vekaletnamede kabz yetkisinin verilmemiş olduğu  yolunda kesin bir ifadenin yer almamış olduğunu, aksine bu amaçla  düzenlendiğinin kabulü gerektiğini belirtip, takibe itiraz etmesi  üzerine davacı, itirazın iptali davasını açmış ve %40 icra inkar  tazminatı istemiştir. 
Yerel mahkemece, vekilin vekaletnamede ahzu kabza  yetkisi bulunmadığı nedenine dayalı olarak istek doğrultusunda hüküm  oluşturulmuştur. 
BK'nun 388.maddesi uyarınca "vekalet akdinin şümulü  mukavele ile sarahaten tespit edilmemiş ise taallük eylediği işin  mahiyetine göre tayin edilir". Somut olayda, vekaletname sigortadan para  alabilmeyi gerçekleştirmek için düzenlenmiştir. İşin mahiyetinden  vekaletname, sigortanın saptadığı paranın alınmasını da kapsar  niteliktedir. Özel yetki verilmesi gereken durumlar HUMK'nun 33 ve  63.maddeleriyle Avukatlık Kanununun 171/2 ve Anayasa Mahkemesinin  Kuruluşuna Dair Kanunun 31. maddesinde yer almıştır. Bunun yanısıra,  İçtihat ve öğretinin getirdiği sınırlamalar da bulunmasına rağmen,  belirtilen bu hususlar konumuzla bağlantılı değildir. Ne var ki, yerel  mahkeme, ahzu kabza özel yetki bulunmamasını hükmüne dayanak yapmıştır.  Kabz için özel yetkinin yasal dayanağı, HUMK'nun 63 .maddesidir. Anılan  maddede açıkça belirtildiği üzere "müddeabihi kabz" için özel yetki  gereklidir. Ödemeyle yükümlü kılınılan paranın dışında kalan yargılama  giderlerini ( ve bu arada vekalet ücretini )müddeabihin dışında kalmış  olması nedeni ile vekil, özel yetkiye gerek olmaksızın alabilir.  Olayımızda, mahkemece hüküm altına alınmış bir para söz konusu değildir.  O nedenle de açık yetki verilmiş olması gerekmez. Amaç ve seçilen  sözcüklerle vekil, bankadan parayı almakla yetkili kılınmış olmaktadır.  Bu yönler gözetildiğinde, davalı bankanın parayı haksız olarak vekile  ödemiş olduğu söylenemez. 
Bu nedenlerle yazılı gerekçe ile davanın kabulüne  karar verilmesinde isabet görülmemiştir..." )gerekçesiyle bozularak  dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,  mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının  süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan  sonra gereği görüşüldü: 
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve  savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan  gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel  Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul  ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının  kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen  nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek  halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.4.2002 gününde  oyçokluğu ile karar verildi. 
KARŞI OY AÇIKLAMASI 
Dava, davacının vekil edilenin, davaya konu olan  parayı alma konusunda yetkili kılınmadığı halde, paranın davalı banka  tarafından vekile ödenmesi nedeniyle, elde edemediği alacağının,  vekilden ve bankadan alınması istemine ilişkindir. 
Mahkeme, vekalette paranın vekile ödenmesi için vekalette açıklık bulunmadığı gerekçisi ile istem kabul edilmiştir. 
Daire vekaletteki yetkinin yeterli olduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararını bozmuştur. 
Sorun vekaletle vekile söz konusu olan sigorta  bedelini alma yetkisinin verilip verilmediğidir. Vekaletname, kazaya  uğrayan bir aracın sigorta işlemleri için düzenlenmiştir. Duruksama  yaratan bölümü, "... motorlu aracın hasara uğraması nedeniyle adıma  tahakkuk etmiş ve edecek ne isim altında olursa olsun tüm sigorta  bedellerini, mali masuliyet ve kasko..."biçimindedir. burada daire ve  genel kurul "bedellerini" kelimesinden sonra, "almaya" kelimesinin  varlığının kabul edilmesi gerektiği düşünülmüş olacak ki, yerel mahkeme  kararı bozulmuştur. 
Daire bozma ilamında belirtildiği üzere, somut olaya  BK.nun 388. maddesinin uygulama olanağı yoktur. Vekil idenin vekile  vermediği bir yetkiyi ve irade açıklamasının, yerine geçmek hukuka uygun  olarak kabul edilemez. Davalı banka dahi davaya karşı verdiği cevapta  vekaletteki ifadelerin duraksama yaratacak nitelikte olduğunu, iş  yoğunluğu nedeniyle ödeme yaptıklarını belirterek bu açıklaması ile  vekalet yetki olmadığını ve böylece kusurunu kabul etmiştir.  Vekaletnamede, vekile davacı adına tahakkuk eden paranın alınması için  yetki verilmediğinden yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek  sonucu bakımından doğru olan kararın onanması gerektiği düşüncesindeyim.  
                 
                                 
		
	
	
    
  
		
		
		
				
		
	
	 |