03-09-2010, 11:20
|
#4
|
|
Yargıtay bu gibi durumlara dar bir pencereden bakıyor ve sürekli gerçek kişiyle tüzel kişiyi karşılaştırarak karar veriyor.Yani gerçek bir kişiye hakaret ettiğinizde kalbinde üzüntü beyninde stres meydana geliyor ama tüzel kişinin bu tarz organları olmadığından tüzel kişi ızdırap duyamaz şeklinde değerlendiriyor.Yargıtay , tüzel kişiye yönelik haksız saldırı veya ithamlar , onun gelir kaybetmesine neden olur ve bu durum da maddi tazminatla telaffi edilebilir mantığıyla bakıyor.Ama ; öncelikle bizim maddi tazminat sistemimizde zenginleşme yasağı var ayrıca maddi tazminatta uğranılan gelir kaybının kalem kalem hesap edilmesi gerekiyor.Ve aslında tam da bu sebeple manevi tazminat da ödenmelidir ; çünkü itibarı zedelenen bir tüzel kişinin geleceğe yönelik olarak ne kadar meblağ gelir kaybına düçar olacağı asla tam olarak tespit edilemez.Gelir kaybının içinde sabitleşen gelirlerin yanında beklenen gelirler de vardır.Mesela 10 kişi ya da kurumla iş yapıyorsunuzdur ve böyle bir ortamda kaybettiğiniz itibar neticesinde hem mevcut müşterileri hem de onların tavsiye edebileceği sayısı belirsiz müşterileri kaybetmiş olursunuz.Olaya kanun mantığıyla değil ticaret mantığıyla bakmak gerekmektedir ve Yargıtaya sık sık , sadece kanuna değil aynı zamanda kanuna karşı olmamak kaydıyla hak ve nesafete göre de karar verilmek zorunda olunduğu hatırlatılmalıdır.
|