Mesajı Okuyun
Old 01-09-2010, 12:30   #15
Av. Mehmet Demirezen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
1- İçinde bulunduğumuz forum konusunu oluşturan olayda, 6 aylık sürede itirazın iptali davası açılsaydı, temel ilişkiye dayanmaya gerek kalmadan itirazın iptali davası karara bağlanacaktı.

2- Sunduğunuz karar da beni teyit etmektedir. Alacaklı, karz akdine dayandığı için Yargıtay "temel ilişkiye göre karar ver" demektedir.Bu bir itirazın iptali davası değildir. Hukuki nitelemeyi yapmak taraflara değil hakime aittir. Zamanaşımına uğramış çek için alacaklının iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Birincisi "alacak" davası açmak, ikincisi ise TTK 644 üncü madde gereğince "sebepsiz zenginleşme" davası açmaktır. Bu davaları açarken dava dilekçesindeki nitelemenin önemi yoktur. Dilekçenin içeriğine göre, mahkeme karar verecektir. Ancak iki dava da teknik olarak "itirazın iptali" davası değildir. Sayın Av.Nevra Öksüz'ün verdiği linkteki karar çok açık değil mi?

Eklediğim karar alacaklıya temel borç ilişkisine dayanarak 10. ayda olsa itirazın iptali davası açma hakkı veriyor ki savunduğum görüş desteklediği için ekledim

Temel borç ilişki dışında kalan 3. şahıslar için söylediklerinize katılıyorum.

Ancak Sayın Av.Nevra Öksüz'n eklediği karara kendisi gibi bende katılmıyorum.

Kesinleşmiş bir genel ilamsız takibin kanun kendisi için koyduğu hükmler çerçevesinde devam ettirilmeli ve sonuçlandırılmalı.

Aynı takipte alacaklı alacağım var demekle yetinse ve takip bu şekilde kesinleşse Yargıyatın görüşü aynımı olacaktı?

Diğer taraftan alacağını belgeleyerek takibi kesinleştiren taraf için süreler aleyhine işletiliyor.

Genel ilamsız takibin kesinleşmesinde artık dayanak belgenin önemi olmamamalı.