Mesajı Okuyun
Old 21-08-2010, 09:33   #7
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Merhabalar;

(İİK md. 50'nin göndermesiyle aşağıdaki hükümler icra takipleri için de geçerlidir)

Kural; Türkiye’de bir dava, -kanunda aksine hüküm bulunmadıkça- davanın açıldığı tarihte davalının Türk Medeni Kanunu’na (MK) göre ikametgâhı (yerleşim yeri) sayılan yer mahkemesinde açılmalıdır (HUMK md. 9/1).

Davalının birden fazla olduğu davalarda yetkili mahkeme davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir (HUMK md. 9/2). Ancak davanın, davalılardan birini salt kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek kastıyla açıldığı belirtiler veya başka deliller ile anlaşılması durumunda mahkeme kanaat getirirse itirazda bulunan davalının davasını ayırarak yetkisizlik kararı verir. Davacının kastının değerlendirilmesinde objektif iyiniyet kuralları temel alınmalıdır. Davacının, kendisine Kanun tarafından verilen seçimlik haklarını kullanırken iyiniyet kurallarına uyması beklenir. (“Davacının, usul hükümlerinin kendisine tanıdığı bir yetkiden yararlanmak amacıyla iyi niyetli bir kimseden beklenen yolda hareket etmeyip Karacabey'de ikamet eden davacıları kendi mahkemesine getirmeye zorlaması yasaca himaye olunamaz. O halde mahkemece yetki itirazının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” - HGK 1978/11-1231 E. 1980/2148 K.)

Eğer, "Alacaklı banka, HUMK'daki seçimlik hakkını kullanırken yani takibi Ankara'da açarken İzmir'deki keşideciyi Ankara'ya getirmek gibi kötü bir niyetle hareket etmiştir" diyebiliyorsanız yetki itirazınızdan olumlu sonuç alabilirsiniz.

Saygılarımla...