13-08-2010, 11:56
|
#3
|
|
Daha yeni tarihli bir karar:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/555
Karar: 2007/2363
Karar Tarihi: 11.04.2007
Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tara*fından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İİK'nın 278. maddesi hükmüne göre hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle aciz tarihinden önceki 2 yıl içinde yapılan ivazsız tasarruflar batıldır. Aynı maddenin ilk bendinde ise, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davalı borçlular Ahmet ve Nihat, babalarından kendilerine intikal eden 56 adet taşınmazdaki miras hisselerini 08.12.1998 tarihinde Tapu Sicil Müdürlüğü'nde 5267 yevmiye numarası ile yaptıkları rıza-i taksim anlaşması ile bedelsiz olarak anneleri olan davalı Nazile'ye devretmişlerdir. İİK'nın 278. maddesi uyarınca bağışlama niteliğinde bulunan tasarruflar batıl olup, borçlular ve devralan üçüncü kişi ana-oğul durumunda bulunduklarından devir bir bedel karşılığı yapılmış olsa bile aynı Kanun'un 278/III-1. maddesi uyarınca bu devir işle*minin bağışlama olarak kabulü yasa gereğidir.
Davacı alacaklı tarafından Amasya İcra Müdürlüğü'nün 1999/3626 sayılı takip dosyası ile davalı borçlular ile dava dışı borçlular aleyhine yapılan icra takibi kesinleşmiş olup, 13.03.2002 tarihinde borçlu Nihat'ın evine hacze gidilmiş, bulunan eşyaların alacağı karşılamadığı belirlenmiş ve <başkaca haczi kabil malı bulunmadığı> tutanakta belirtilmiş olmakla, bu haciz tutanağı İİK'nın 105. maddesi uyarınca geçici aciz belgesi niteliğindedir. İcra dosyası kapsamından ve borçluların mal beyanından, borçlulara ait taşınmazlarda yapılan hacizlerin borcu karşılamadığı ve borçluların aciz halinin gerçekleştiği de anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, davalı Nazile borçluların annesi olduğundan, borçluların durumlarını ve alacaklıyı ızrar kasıtlarını bildiği veya bilmesi gerektiği karine olarak kabul edildiğinden, İİK'nın 4949 sayılı Kanunla değişik 280/ilk mad*desinde öngörülen 5 yıllık süre de geçmemiştir. Zira, İİK'nın 280/1. maddesi uyarınca işlemin (tasarrufun) gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde, borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. Davalılar ara*sındaki tasarruf 08.12.1998 tarihinde, icra takibi 06.12.1999 tarihinde yapılmış olduğundan 5 yıllık tasarruf süresi geçmemiştir.
O halde, davalı borçluların kefil olarak imzaladıkları genel kredi söz*leşmelerinin 13.01.1997 ve 26.08.1997 tarihli olduğu, dolayısıyla tasarrufun borcun doğum tarihinden sonra yapıldığı, bu haliyle davada tasarrufun iptaline ilişkin şartların oluştuğu anlaşılmakla, mahkemece 56 adet taşınmazdaki davalı borçluların hisselerinin devrine ilişkin tasarrufun takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmesi gerekirken, muvazaa ve mal kaçırma kastı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11.04.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
|
|
 |
|
 |
|
|