Mesajı Okuyun
Old 06-08-2010, 08:12   #5
halit pamuk

 
Varsayılan

Bu konuda aşağıdaki HGK kararına göre tefhim edilen karar HUMK.m.389 daki tarafların hak ve yükümlülüklerini açık biçimde göstermiyorsa yeniden yargılama yapılmalıdır, diyor.



T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas : 1997/8-385
Karar : 1997/590
Tarih : 25.06.1997

GEREKÇE


Özet :Tefhim edilen karar taraflara yüklenen hak ve mükellefiyetleri açıkça göstermiyor ise, gerekçeli karar yazılıp imzalanmadan hakimin ölümü hakkında yeniden duruşma açılıp sonucu uyarınca karar verilmelidir.


( 1086 s. HUMK. m. 389, 390 )

Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karaman Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.12.1987 gün ve 1986/14-64, 1987/1317 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 6.9.1988 gün ve 1988/11048-10151 sayılı ilamı ile; (Hakimin imzasını taşımayan bir hüküm geçerli sayılmaz. Temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün bozulmasına) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı Hazine vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacıların açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının 8.12.1987 tarihli son celsesinde, hakim; davayı sonuçlandırmış ve kısa kararı "davanın sübutuna dair gerekçeli karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı, yasa yolu açık olmak üzere açıkça okundu anlatıldı" şeklinde tefhim ve imza etmiştir. Daha sonra 3.3.1988 tarihinde hakim vefat etmiştir. Gerekçeli karar 8.12.1987 tarihli olarak ve ölen hakimin ismini taşıyan başlıkla yazılmış ise de ölen hakimin imzasını taşımamaktadır. Ancak, imzasız bu gerekçeli kararın arka sahifesine, "iş bu karar Karaman Hakimi MK. tarafından verilmiş olup karar yazılmış, imzalanmadan Hakim MK. 3.3.1988 tarihinde geçirmiş olduğu bir trafik kazası sonucu vefat etmiş olması nedeniyle karar imzalanmamış bulunduğundan iş bu kararın Karaman Hakimi MK. tarafından verildiği tastik olunur" denilerek başka hakim tarafından meşruhat verildiği görülmüştür.

Somut olayda çözümlenmesi gereken sorun, kısa kararı tefhim ettikten sonra ve gerekçeli kararı yazıp imzalamadan önce ölüm gibi bir nedenle, hakimin görevden ayrılması halinde, hakim imzasını taşımayan gerekçeli kararın usul kanunu yönünden hukuki varlık kazanıp kazanamadığı noktasında toplanmaktadır.

HUMK.nun 390. maddesi hükmünce yazılan kararların altı, kararı veren hakimlerle zabıt katibi tarafından imza edilmesi zorunludur. Bu durumda öncelikle kısa kararın niteliğine bakmak gerekir.

Kısa karar, hüküm fıkrası niteliğinde değilse, yasal anlatımla HUMK.nun 389. maddesine uygun biçimde tarafların hak ve yükümlülüklerini açık bir şekilde göstermiyorsa, hükmün hukuki varlık kazandığı söylenemez. O nedenle, kısa kararı tefhim ettikten sonra, gerekçeli kararı yazmadan önce veya yazıp imzalamadan ölen hakimin imzasını taşımayan gerekçeli kararın ölen hakime ait olduğu benimsenerek tefhimle hukuki varlık kazanmamış olan karara hukuki varlık kazandırılması mümkün değildir. Bu bağlamda yapılacak iş yeni hakimin yeniden duruşma açıp, yargılama yaparak yeniden karar vermesi gerekir. Hemen belirtelim ki; kısa kararın hüküm fıkrası niteliğinde ve HUMK.nun 389. maddesine uygun olması halinde, bu kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanmış olacağından, kısa kararı tefhim eden hakimin gerekçeli kararı yazmadan veya imzalamadan ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle mahkemeden ayrılmış olması halinde, yeni hakim gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahiptir. Bu durumda yeni hakimin yeniden duruşma açarak tahkikat ve yargılama yapmasına gerek yoktur. Ölen hakimin tefhim ettiği kısa karara uygun biçimde gerekçeli kararı yazarak dosyaya koymakla yetinmesi gerekir. (Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.2, Sh. 2041, 2042; Ayrıca 4.H.D.’nin 11.2.1966 T. 2226/1640; 1.H.D. 15.11.1971 T. 5294/6912; 7.H.D. 14.9.1961 T. 93O1/7187 sayılı benzer kararları- aynı eser: sh. 2025- 2031- 2032).

Direnme kararına konu somut olayda; ölen hakim tarafından tefhim edilen kısa kararın HUMK. md. 389 uygun şekilde özellikle tarafların hak ve yükümlülüklerinin açık şekilde gösterilmeden yazıldığı açıktır. Hal böyle olunca yeni hakimin duruşma açıp tahkikat ve yargılama yaparak yeniden karar vermesi ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25/6/1997 gününde, oybirliği ile karar verildi.