|
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1988/7742
Karar: 1989/1055
Karar Tarihi: 09.02.1989
TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVASI - ARAÇTA MEYDANA GELEN ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ - FARAZİ İŞLETEN KAVRAMI - MOTORLU ARAÇLA İLGİLİ MESLEKİ FAALİYETTE BULUNAN TEŞEBBÜS SAHİBİNİN SORUMLU TUTULMASININ SEBEBİ
ÖZET: Olayın gerçekleşme biçimi karşısında araç üzerindeki eylemli hakimiyetin farazi işletene geçtiğinin kabulü mümkün değildir. Çünkü akü tamir ve kontrol işi genelde kısa sürede yapılacak işlerdendir. Kaldı ki davacının eylemlerinden sorumlu olduğu kişi olan oğlunun olay sırasında aracın başında olduğu da anlaşılmaktadır. O halde Karayolları Trafik Kanunu'nun 104. maddesinde açıklanan farazi işleten kavramının olayımızda gerçekleşmesi söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemenin kazaya neden olan motorlu aracın sahibi gerçek işleteni sorumlu tutması sonuçta doğru olmuştur. Sorumluluğun diğer unsurları olan zarar ve illiyet bağının değerlendirilmesinde de takdir hatası sözkonusu olmadığına göre, davalının temyiz itirazları reddedilmeli hüküm onanmalıdır.
(818 S. K. m. 41)
Dava: Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 454.500 lira tazminatın olayın meydana geldiği 14.3.1987 tarihinden itibaren % 30 yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla isteğin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Karar: Davacı, davalıya (gerçek işleten) ait aracın neden olduğu trafik kazası sonunda aracında meydana gelen zararın tazminini istemiştir. Davalı, aracın tamiri için bırakıldığı sırada olayın gerçekleştiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
18.6.1985 gününde yürürlüğe giren 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 104. maddesine göre, motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi; gözetim, onarım, bakım, alım, satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur (farazi işleten). Aracın gerçek işleteni (ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı) bu zarardan sorumlu değildir. O halde, kural olarak, davalının motorlu aracını tamir için bir tamirciye bıraktığını ileri sürmesinin yasal dayanağı vardır ve bu hukuki durum olayın gerçekleşme biçimi açısından değerlendirilmelidir.
Anılan 104. maddede öngörülen farazi işleten kavramının, araç sahibi olan gerçek işletenin sorumluluğun kaldırabilmesi için iki unsur aranmalıdır. Birincisi, maddede gösterilen amaçlarla "mesleki faaliyette bulunması; ikincisi ise, moturlu araç üzerindeki "eylemli hakimiyetin" mesleki faaliyette bulunan kişiye geçmesidir. Kararda farazi işleten kavramı bilinçli olarak tartışılmadığı için mevcut kanıtlara göre öncelikle 2. unsurun değerlendirilmesi ve tartışılmasının yapılması daha kısa yoldan sonuca varılmasını sağlayacaktır.
Motorlu araçla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahibinin sorumlu tutulmasının sebebi, bunların motorlu araç üzerindeki eylemli hakimiyet sahibi olmalarından ileri gelmektedir. Bu nedenle somut olayda, araç üzerinde eylemli hakimiyetin geçip geçmediğinin belirlenmesi önem kazanır. Bu, somut olay içinde gerçekleşen olgulara göre değerlendirilmelidir. Araç üzerinde yapılacak işin niteliği önem taşıyabilir; kısa sürede yapılacak basit onarım, kontrol için deneme seferi hakimiyetin teşebbüs sahibine (farazi işleten) geçtiğinin kabulü için yeterli değildir. Teşebbüs sahibi, araç üzerindeki hakimiyeti her türlü tartışmanın dışında kesin bir biçimde elde etmiş olmalıdır.
Olayımızda, davacıya ait aracın oğlu tarafından akücüye bırakıldığı ve aynı gün tamir işlemi yapıldıktan sonra ve davacının oğlu da oradayken tamircinin çırağı tarafından kontrol ve deneme için trafiğe çıkarıldığı ve kazanın bu sırada gerçekleştiği yolunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Olayın bu gerçekleşme biçimi karşısında araç üzerindeki eylemli hakimiyetin farazi işletene geçtiğinin kabulü mümkün değildir. Çünkü akü tamir ve kontrol işi genelde kısa sürede yapılacak işlerdendir. Kaldı ki davacının eylemlerinden sorumlu olduğu kişi olan oğlunun olay sırasında aracın başında olduğu da anlaşılmaktadır. O halde Karayolları Trafik Kanunu'nun 104. maddesinde açıklanan farazi işleten kavramının olayımızda gerçekleşmesi söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemenin kazaya neden olan motorlu aracın sahibi gerçek işleteni sorumlu tutması sonuçta doğru olmuştur. Sorumluluğun diğer unsurları olan zarar ve illiyet bağının değerlendirilmesinde de takdir hatası sözkonusu olmadığına göre, davalının temyiz itirazları reddedilmeli hüküm onanmalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA ve onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 9.2.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.
|