23-07-2010, 11:08
|
#3
|
|
Öncelikle davalının TPE nezdinde oluşturulan listede tanınmış marka olmadığına ilişkin iddiası yersizdir. çÜNKÜ ÖNEMLİ olan tanınmış marka kriterlerinin taşınmasıdır. Bildiğimiz üzere marka hukukunda mülkiyete esas olan yaratma yada tescil değil, tanınmış hale getirme, yayma, reklam yapmadır. Söz konusu markanın Türkiye de tescilli olması paris sözl. 1. Mükerrer 6. Maddesine göre tanınmış markanın tanımına uyan bir marka için bir değişiklik yaratmamalıdır. Davacı markayı 1984 yılından beri kullanıp maruf hale getirmiştir.
Sessiz kalma nedeniyle hak kaybı konusunda da şu bilgiden yararlanabilirsiniz:
•Hakkın Kötüye Kullanılması (sessiz kalma yoluyla hak kaybı sorunu) :
Avrupa Ekonomik Topluluğu’ nun 89/104 sayılı yönergesi, kesintisiz 5 yıl süre ile bir marka sahibinin kendi markasının başkası tarafından, bilgisi dahilinde kullanılmasına ses çıkarmaması halinde marka sahibinin artık hükümsüzlük davası açamayacağını ve söz konusu kullanmayı önleyemeyeceğini öngörmektedir. Anılan hüküm Türk hukukuna alınmamıştır. Ancak söz konusu hükmün yokluğuna rağmen, bu tür taleplerde MK. m. 2 ile çözüme gidilmektedir (hüsnüniyet ilkesi) .
Sessiz kalmanın kaç yıl sonra hak kaybına yol açacağı ile ilgili olarak kesin bir süre vermek mümkün değildir. Türk hukukunda somut olayın özellikleri dikkate alınarak 5 yıldan daha az veya daha uzun sürede hakkın yitirildiği sonucuna varılabilir
|