17-07-2010, 17:58
|
#4
|
|
Öncelik ile davacının böyle bir dava ile elde etmek istediği menfaati göz önüne aldığımızda bu davanın muhatabı müvekkiliniz olmamalıdır. Çünkü davacının taşınmaz üzerindeki hakkı TMK 227 de belirtili olan "katkı alacağı" ile sınırlıdır. (Tabi ki dava konusu taşınmazın edinilmiş mal rejimine tabi olması koşulu ile )Zira ortada bir muvazaalı satış olduğu bir an kabul edilse bile davacının tapuyu iptal ettirmesinde hukuki bir menfaati yoktur. Boşanma ilamı kesinleştikten sonra edinilmiş mallar tasfiye edileceğinden davacının evi satan eşe karşı TMK 227 ye dayalı katkı alacağı davası açması gerekir. Kanımca davacının tapuyu devralan kişiye husumet yönelterek dava açması hatalıdır. Çünkü tapu iptal ve tescil davasının doğal sonucu taşınmazın eski malikine geri dönmesidir. Oysa davacının taşınmazın eski malikine geri dönmesini sağlayacak üstün bir hakkı yoktur. Çünkü onun alacağı katkı alacağı ile sınırlıdır. Davacı bu hakkını Aile Mahkemesin'de boşandığı eşine karşı açacağı bir alacak davası ise sağlayabilecek iken kanımca tapu iptal talepli bir dava açması mümkün değildir. Bu nedenle böyle bir davanın (satış muvazaalı olsun veya olmasın) kabul edileceğini pek düşünmüyorum. (Bu olayın benzer örneğini yaşadım, mahkeme dediğim şekilde hüküm kurdu ve Yargıtay 2. HD kararı onadı.)
|