15-07-2010, 18:25
|
#56
|
|
Ve... den önce tuluğ eden bukağı
Ve...den sonra fazlına eren sır
AKILLI
Bugün, yarın, belki de ertesi
Korkarım konuşmaya başlamaktan
Dudaklarımda damlalarla kan
Üskut, vakit er
Dikenlerimi çıkarmasını bilmezken
Bir akıllı gelir şifa olur
Bir ikaz daha ve ağlayan kan
Mürekkebim döküldü
Kalemim tıngır
Parmaklarım felç
Dilimde sürgü
Bu kadar yokken ve bu kadar hiçken
Sırlarımı fena halde ifşa edesim var
Huysuzluğum bu yüzden
Körsem de gördüklerim var
Kadifeden ses
Zümrütten yüzük
Min eseris sücüd
Parmaklıklar ardında nurdan haleler
Elbisesizken tırnaklarıma bakarım
Ben mahfazalara alışkınım
Nasıl gelirim size hayasız müeyyideler
Sizden kaçarken yakalandığım
Tavzifsiz mürebbiyeler
Ölüp gitsem de testimde dökülmeyen sular kalacak
Toprak dile gelmezse kimse okuyamayacak
Musa merakından ölse nafile
Bundan böyle Hızır müebbed susacak
Siz iyisimi katrinalara sorun beni
Derseki kadın dediğin ağzının ayarını bilmeli
Bağlum'da bir mezara gömün gitsin beni
Münzevi
9 Temmuz 2010
Yavuz Selim / İstanbul
|