Mesajı Okuyun
Old 02-07-2010, 13:05   #3
detay82

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/9159
Karar: 2006/10814
Karar Tarihi: 11.10.2006
İŞ MAKİNELERİNİN AYNEN TESLİMİ VE YOKSUN KALINAN ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİ - TARAFLARIN KİRA BEDELİNİN NE OLACAĞI HUSUSUNDA ANLAŞAMADIKLARI - KİRALANANIN NİTELİĞİ VE EMSALLERE GÖRE ÖDENMESİ GEREKEN KİRA PARASI - TALEPLE BAĞLI KALINMASI GEREĞİ
ÖZET: Taraflar kira ilişkisini kabul etmişler, ancak, kira bedelinin ne olacağı hususunda anlaşamadıklarından kiralananın niteliği ve emsallerine göre ödenmesi gereken kira parası bilirkişiye hesaplattırılarak bulunacak miktara hükmedilmesi gerekir. Ayrıca taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekir.
(1086 S. K. m. 74, 85) (818 S. K. m. 270, 325)
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.10.2002 tarihinde verilen dilekçe ile menkul iadesi ve alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.12.2005 tarihli hükmün Yargıtay’ca tetkiki davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Karar: Dava, birlikte iş yapmak amacıyla davalıya teslim edilen ve PVC imalatında kullanılan iş makinalarının aynen teslimi, 18 milyar TL. yoksun kalınan kar kaybı zararın tahsili istemleriyle açılmıştır.
Mahkemece, dava kısmen kabul edilmiş, oluştuğu bilirkişi raporu ile saptanan 3.481.00 YTL tazminatın temerrüt tarihi olan 12.9.2001 tarihinden faizi ile davalıdan tahsiline, yedieminde bulunan davacıya ilişkin makinaların aynen teslimine, mümkün olmazsa 24.795.00 YTL. makine bedelinin temerrüt gününden faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmü taraflar temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bütün dosya içeriğine özellikle davacının 21.2.2005 tarihli harç ödeyerek mahkemeye sunduğu dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmediği gibi bu dilekçe hasmın hazır olduğu oturumda okunmadığından dilekçenin HUMK. nun 85. maddesine uygun ıslah dilekçesi olarak değerlendirme olanağı bulunmamasına, davacı dava dilekçesinde saklı tuttuğu fazlaya dair haklarını ayrıca dava edebileceğine göre tarafların aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin, dava dilekçesi ile duruşma aşamasındaki açıklamalarına özellikle 28.8.2001 tarihli ihtarname içeriğine bakıldığında, yanlar arasındaki ilişkinin başlangıçta hasılat kira ilişkisi olarak kurulduğu, hasılat kira sözleşmesinin davacının 28.8.2001 tarihli fesih ihbarı ile sona erdiği görülmektedir.
Gerçekten, düzenlemesi BK.nun 270 ve devamı maddelerinde yapılan hasılat kira sözleşmesinin yapılış biçimi Yasada özel bir şekle bağlanmamıştır. Bu tür sözleşmeler yazılı olarak yapılabileceği gibi sözlü olarak da yapılabilir. Yazılı olması yalnızca sözleşmeye dayanan tarafa ispat kolaylığı sağlar. Davalı taraf karşı çıkmadığından yanlar arasındaki hasılat kira sözleşmesini makinaların teslim edildiği 29.09.1999 gününde başladığı, bu sözleşmenin fesih ihbarının yapıldığı ve davalının temerrüde düştüğü 12.9.2001 gününde sona erdiğinin kabulü gerekmektedir.
Bütün kira ilişkilerinde olduğu gibi hasılat kira sözleşmelerinde de kural olarak kiracı kullanma ve yararlanmaya karşılık kiralayana kira parası ödemek zorundadır. Sözleşmede kararlaştırılmış bir kira parası yoksa veya somut olayda olduğu gibi taraflar kira ilişkisini kabul etmişler, ancak, kira bedelinin ne olacağı hususunda anlaşamamışlarsa kiralananın niteliği ve emsallerine göre ödenmesi gereken kira parası bilirkişiye hesaplattırılabilir. Kira parasının ödendiğinin ispatı ise kiracıya düşer. Bu bakımdan mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak davacının kira başlangıç tarihi olan 29.9.1999 tarihinden feshin ihbar edildiği 12.9.2001 tarihine kadar isteyebileceği kira parası hesaplattırılmalı, bulunacak bu miktar da hüküm altına alınmalıdır. Davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı yerinde olduğundan karar davacı yararına bozulmalıdır.
3- Bilirkişinin düzenlediği 12.01.2005 tarihli raporda davacının 2000-2004 yılları arasındaki makinaların davalı elinde kalması sebebiyle uğradığı kar kaybı zararı hesabı yapılmıştır. Kar kaybı, kardan mahrum olma karşılığı meydana gelen zarardır. Somut olay açısından bir tanımlama yapmak gerekirse davacının kar kaybı, davalının sebepsiz elinde bulundurduğu makinaları kullanamamasından ötürü mamelekinin geldiği durum ile eğer bu makinaları kendisi kullansaydı mamelekinin geleceği durum arasındaki fark olan miktardır. Bu özelliği gereği uğranılan kar kaybının hangi yöntem uygulanırsa uygulansın gerçek miktarı belirlenemez. Kar kayıpları genellikle geleceğe dönük farazi bir hesapla yapılır.
Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda her ne kadar davacının makinaları kullanmaya başlaması gereken 12.9.2001 gününden dava günü olan 11.10.2002 tarihleri arasındaki brüt kar kaybı bulunarak bundan işyerinde yapılması zorunlu bazı harcamalar sebebiyle davacının tasarruf ettiği değerler düşülmüş ise de, rapor yeterli değildir. Burada BK.nun 325. maddesi hükmünden de yararlanılarak düşülenlerin dışında kar kaybı hesaplanan dönemde davacı sair bir işle kazanç sağlamış ise bu değerlerin yada davacının kazanmaktan kasten feragat ettiği, farazi değerlerin de indirilmesi gerekir. Bilirkişinin BK.nun 325. maddesinde hükme bağlanan uygulama ve doktrinde kesinti yöntemi olarak ifadesini bulan kuralı göz ardı ederek düzenlediği rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Mahkemece değinilen hususları da kapsayan ek rapor alınmadan eksik inceleme ve araştırmayla davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.
Diğer yandan, davada faiz ve makinaların teslim edilmemesi halinde bedellerinin tahsili talebi yoktur. HUMK. nun 74. maddesi hilafına alacağa faiz yürütülmesi, aynen teslim, mümkün olmazsa bedelinin tahsiline dair karar kurulması da kabul şekli bakımından doğru olmamıştır. Mahkemece HUMK. nun 74. maddesinde hükme bağlanan taleple bağlılık kuralına aykırı olarak hüküm altına alınan alacağı faiz yürütülmesi ve aynen teslim olanaklı değil ise bedellerinin tahsiline karar kurulması da doğru olmamıştır.
Karar açıklanan bu sebeplerle de davalı yararına bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarda 1. bentte açıklanan nedenlerle, tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2.bent uyarınca davacı, 3.bent gereğince de davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde yatırana iadesine, 11.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları