Mesajı Okuyun
Old 18-06-2010, 23:26   #3
Av.Mail Rüstem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Önce anladığımı yazayım. İlk davada dava dilekçesinde kurumunuz davalı olarak gösterilmiş ve dava husumetten red edilmiştir. Duruşmalı temyiz incelemesinden sonra bu hususa ilişkin karar kesinleşmiştir. Buradaki 2 adet vekalet ücretini tartışmasız hak etmişsiniz.

Daha sonraki davalarda ise, dava dilekçesinde hasım olarak gösterilmemenize rağmen, tensip zaptında (her nasılsa) taraf olarak yer almışsınız. Siz yine husumet itirazında bulunduğunuzda, karşı taraf nasıl beyanda bulundu? Davacının olası "biz zaten dava dilekçesinde hasım olarak göstermedik" şeklindeki beyanına rağmen , yargılamada nasıl yer aldınız. Yoksa bu hususta hiç beyanda bulunmadı mı?

Üstelik kararlardan birinde hiç yer almadığınız halde, Yargıtaydaki duruşmada nasıl yer aldınız? Temyiz dilekçesini hangi sıfatla yazdınız ve havale aldınız? Yargıtay da dosyayı incelememiş ki, hem mürafaaya kabul etmiş, hem de vekalet ücretine hükmetmiş.

Tabaktaki pirincin taşını ayıklamak kolay da, çuvaldaki pirincin taşını nasıl ayıklayacağız?

Bence tamamen vicdanınıza kalmış bir şey. Elinizde mahkeme kararları var. Bu kararlarda lehinize hükmedilmiş vekalet ücretleri var. Dilerseniz, tahsil edebilirsiniz. Ama ben etik olduğunu sanmıyorum. Araştırmadım ama benzer konuda Yargıtay kararı olacağını sanmıyorum.

Üstad öncelikle cevabınız için teşekkürler. Öncelikle şu hususu netleştirmek isterim: ikinci yargılama ilk yargılamada diğer davalı yönünden verilen bozma kararı üzerine yapılıyor. üçüncü yargılama da benzer şekilde ikinci yargılamada yine diğer davalı yönünden verilen bozma kararı üzerine yapılıyor. dolayısıyla bu yargılamalar yeni dava dilekçeleri üzerine değil mahkemenin uyma kararı ile başlıyorlar. Ancak bu süreçte mahkeme her nasılsa kendi ilk kararı ve uyduğu Yargıtay kararının gereğini yerine getirip bizi davalı mevkiinden çıkarmıyor, yine davalı olarak gösteriyor tensiplerinde. Kalemin bir fahiş hatası, hakim değişiklikleri de var tabii geçen 8 senede... Her neyse, böyle bir durum yani. Söylemek istediğim şu, elbette vicdan meselesi haklısınız ama biz de neredeyse 800-1000 km.'lik bir yolu gitmişiz her sefer, masraflar yapılmış, davacı vekili meslektaşımız da hatayı görüp biz şu davalı yönünden feragat ediyoruz da dememiş. Ne dersiniz?