|
Avktderya Hanım'a maalesef katılmıyorum. İlk eklediğim kararda keşide yerinin mutlaka idari birim olması gerektiği belirtilmiş. Ancak ikinci eklediğim HGK kararında, keşidecinin adının yanında yazılı bir yer bulunması halinde keşide yerinin bu yer olduğu anlaşılacağı üzerinde durulmuş. İki kararı değerlendirerek elinizdeki çeke gere yorum yapmanız gerekeceği kanaatindeyim.
Saygılarımla,
Av.Levent CİRİT
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/6809
Karar: 2008/7565
Karar Tarihi: 09.06.2008
ÖZET: Dava, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Poliçede de olduğu gibi çek’te de keşide yerinin belli ve mümkün bir yer olması yeterli olmasına rağmen, yasada öngörülmemekle beraber, uygulamada, keşide yerinin <idari bir birim> olarak gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. İdari birim olmayan keşide yerleri, keşide yeri olarak kabul edilmez ve bunun sonucunda da çekte keşide yeri gösterilmemiş sayılır. Dolayısıyla, böyle bir senet yasal olarak çek kabul edilemez.
(6762 S. K. m. 692, 693) (2004 S. K. m. 265)
Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen davada Bakırköy Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 06.03.2008 tarih ve 2008/115 D. İş sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili, ihtiyati hacze dayanarak yapılan <çek>in kambiyo senedi niteliği taşımadığını, zira keşide yeri olarak <Merter>in gösterildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını itirazen talep etmiştir.
Alacaklı vekili, itirazın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, itirazın İİK.’in 265. maddesinde sayılan nedenlerden olmadığı gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekili temyiz etmiştir.
Dava, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkin olup, İİK.’in 265. maddesinde borçlunun kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebileceği hükme bağlanmıştır. Anılan madde de sayılan itiraz sebepleri şekli nitelikte olup, sınırlıdır.
Uyuşmazlık, keşide yeri <MERTER> olarak gösterilen çekin kambiyo senedi niteliği taşımadığına ilişkin itirazın İİK.in 265. maddesi kapsamında olup olmadığını noktasında toplanmakta olup, mahkemece, itiraz anılan yasa kapsamında bulunmadığı sonucuna varılarak itirazın reddine karar verilmiştir.
TTK’nın 692. maddesi çek’in unsurlarını, 693. maddesi ise, unsurlara ilişkin noksanlıkların doğuracağı hukuki sonuçları düzenlenmiştir. Buna göre keşide yeri TTK’nın 692/5. maddesi ve kendi uyarınca çekte bulunması gereken unsurlardandır. Aynı Yasa’nın 693/son maddesi uyarınca da keşide edildiği yer gösterilmeyen bir çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılır.
Öte yandan, poliçede de olduğu gibi çek’te de keşide yerinin belli ve mümkün bir yer olması yeterli olmasına rağmen, yasada öngörülmemekle beraber, uygulamada, keşide yerinin <idari bir birim> olarak gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. İdari birim olmayan keşide yerleri, keşide yeri olarak kabul edilmez ve bunun sonucunda da çekte keşide yeri gösterilmemiş sayılır. Dolayısıyla, böyle bir senet yasal olarak çek kabul edilemez. (Gönen Eriş, Açıklamalı-İçtihatlı Uygulamalı Çek Hukuku 5. Baskı, Ankara 2004, sh29)
Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, İhtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekilinin itirazının ilke olarak İİK’in 265. maddesindeki ihtiyati haczin dayandığı sebepler kapsamında olduğu nazara alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati hacze itiraz eden (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın ihtiyati hacze itiraz eden yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istediği halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2008/12-416
Karar: 2008/416
Karar Tarihi: 04.06.2008
ÖZET: Çekin ön yüzünde keşide tarihi yanında keşide yeri <K.Paşa> olarak gösterilmiş; keşidecinin çekin alt sol köşesin*de bulunan kaşesinde ise açıkça <Kemalpaşa-İZMİR> yazılmıştır. Şu durumda ke*şide yerinin çek kapsamından hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşıl*dığında kuşku bulunmamaktadır.
(6762 S. K. m. 692, 693) (2004 S. K. m. 170) (YİBK. 14.12.1992 T. 1992/1 E. 1992/5 K.)
Dava: Taraflar arasındaki <takibe itiraz> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk (1. icra) Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair ve*rilen 21.12.2006 gün ve 2006/65-50 sayılı kararın incelenmesi davalı/alacaklı veki*li tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 17.04.2007 gün ve 2007/4950-7546 sayılı ilamı ile; (... T.T.K.'nun 692/5. maddesi gereğince çekin kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için <keşide yeri> unsurunu ihtiva etmesi ge*reklidir. TTK.'nun 693/son maddesine göre de keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin adı ve soyadının yanında yazılı olan yerde keşide edilmiş sayılır.
Somut olayda alacaklı tarafından takibe konu edilen ve mahkemece keşide ye*ri olarak gösterilen (K.Paşa)'nın herhangi bir idari birimi çağrıştırmadığından ba*hisle iptaline karar verilen 15.01.2007 keşide tarihli ve 8.500,00 YTL bedelli çek*te keşide yeri olarak gösterilen (K.Paşa) herhangi bir idari birim çağrıştırmamakla birlikte TTK'nun 693/son maddesi hükmüne uygun olarak çekin sağ (sol) alt köşe*sinde borçlu keşidecinin adresinin Kemalpaşa-İzmir olarak yazılı olduğu görülmek*tedir. Bu durumda Mahkemece borçlunun sair itirazlarının incelenerek oluşacak so*nuca göre bir karar verilmesi gerekirken çekte keşide yeri bulunmadığı nedeniyle yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozu*larak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme*ce önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı/alacaklı vekili
Karar: Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edil*diği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe itiraza ilişkindir.
Davalı/alacaklı Kemalpaşa İcra Müdürlüğü'nün 2006/2382 esas sayılı takip dosyasında; davalı/alacaklı vekili 30.10.2006 tarihinde davacı/borçlu şirket aleyhi*ne <15.01.2007 vade tarihli 8.500 YTL bedelli bir adet çeke> dayalı olarak kambi*yo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe girişmiş; 8.500 YTL asıl alacak 425,00 YTL çek tazminatı olmak üzere 8.925,00 YTL toplam alacağın takip tarihinden iti*baren asıl alacağın yıllık %25 reeskont faizi ve icra giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsilini istemiştir. Aynı kayıtları içeren ödeme emrinde takip dayanağı ola*rak <15.01.2007 vade tarihli 8.500 YTL bedelli bir adet senet> gösterilmiştir.
Davacı/borçlu limited şirket vekili 06.11.2006 havale ve harç tarihli itiraz dilekçesiyle borca ve faiz oranına itirazla müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, alacaklının çek olarak iddia ettiği evrakın çek vasfında olma*dığından kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağını, bu nedenle takibin iptali gerektiğini, ayrıca takibe konu evrakın adi senet hükmünde olması ne*deniyle ciro yoluyla başkalarına temliki mümkün olmadığından alacaklının müvek*kiline husumet de yöneltemeyeceğini, faiz oranının da yüksek olup buna da itiraz ettiklerini, takibe konu evrak çek olmadığından çek tazminatının ve ticari faiz isten*mesinin de olanaklı olmadığını, ifadeyle sonuçta Kemalpaşa İcra Müdürlüğü'nün 2006/2382 Esas sayılı dosyasındaki takibin iptalini ve faiz oranına ve karşılıksız çek tazminatına ve borca ilişkin itirazlarının kabulünü istemiştir.
Davalı/alacaklı vekili cevabında; çekin yasal unsurları taşıdığını, kısaltılarak yazılan keşide yerinin geçersiz sayılamayacağının içtihatla kabul edildiğini, çekte keşidecinin kaşesinde de Kemalpaşa-İZMİR ibaresinin bulunduğunu, iddiaların haksız ve kötü niyetli olup, tahsili geciktirme amacı taşıdığını, imzasına itiraz etme*dikleri çeke kendileri tarafından yazılan K.Paşa ibaresinin geçersizliğinin ileri sü*rülmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını ifadeyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece icra dosyası getirtilmiş; davacı gelmeyip davalı yan davayı takip edeceğini beyan ve zaptı imza etmekle mahkemece ödeme emrinin tebliğ edilmedi*ği hususu da zapta geçirilerek itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir.
Davalı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıya başlık bölümüne aynen alındığı üzere <Dava konusu çekte keşide yeri olarak gösterilen (K.Paşa) herhangi bir idari birimi çağrıştırmamakla birlikte TTK.'nun 693/son mad*desi hükmüne uygun olarak çekin sağ alt köşesinde borçlu keşidecinin adresinin Kemalpaşa-İzmir olarak yazılı olduğu; bu durumda mahkemece borçlunun sair iti*razlarının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken çekte ke*şide yeri bulunmadığı nedeniyle yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir> gerekçesiyle karar bozulmuş; davacı/borçlu vekili direnme kararı ve*rilmesini dilekçeyle istemiş; kararlar eklemiş; davalı yan usulünce tebliğe karşın ha*zır olmamakla yokluğunda direnilerek takibin iptaline karar verilmiştir. Direnme kararını davalı/alacaklı vekili süresinde temyiz etmiştir.
Dosya kapsamına göre; çekte yer alan keşideci imzasına itiraz edilmemiştir ve <K.Paşa> şeklinde yer alan keşide yerinin herhangi bir idari birimi çağrıştırmadığı mahkemenin de özel dairenin de kabulündedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; <K.Paşa> şek*linde keşide yeri içeren takibe konu çekte, sol alt köşede borçlu keşidecinin adresi*nin <Kemalpaşa-İzmir> olarak yazılı olmasının 6762 sayılı Türk Ticaret Kanu*nu'nun 693/son maddesindeki <Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır.> hükmü karşısında kambiyo se*nedi vasfı taşıyıp taşımadığı ve buna bağlı olarak da takibin iptalinin gerekip gerek*mediği, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, çek 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre kıy*metli evrak vasfında bir kambiyo senedi ve hukuki nitelikçe de bir havaledir. Bu ha*valenin yazılı şekilde yapılması, yasada aranan şekil şartlarını ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisini içermesi gerekir. Çekte sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir; zorunlu unsurlardan sadece birinin bile eksikliği çekin çek olma niteliğini ortadan kaldırır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 692. maddesinde sayılan çekin zorunlu unsurlarından birisi <keşide yeri>nin varlığıdır. Çekin yazıldığı, keşide edildiği ye*rin çekin ön yüzünde gösterilmesi zorunludur. Bu zorunlu unsurun eksikliği kural olarak çekin çek olma vasfını ortadan kaldırır.
Ne var ki, aynı kanunun 693. maddesinde: <Yukarıdaki maddede gösterilen hu*suslardan birini ihtiva etmeyen bir senet aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında, çek sayılmaz. ….. Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin ad ve soyadı yanın*da yazılı olan yerde çekilmiş sayılır.> denilmiş; böylece çekte keşide yeri gösteril*memiş olmasına karşın, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, çek keşideci ile lehtar arasında havale ilişkisi do*ğuran bir akit olup; keşideci çeki düzenlemekle o konudaki iradesini beyan etmekte*dir. Bu irade beyanının anlaşılabilir olması en önemli özelliğidir ve bu nedenle de ya*sa koyucu yazılı olması koşulunu getirmiş; başkaca bir şekil şartı koymamıştır. Çek*te irade beyanının anlaşılabilir olması kaydıyla keşidecinin çekte kısaltma kullanma*sını engelleyen bir yasaklama olmadığı gibi, gerek yargısal uygulamada gerek öğre*tide çekte anlaşılabilir olması koşuluyla kısaltma kullanılabileceği kabul ve uygulana gelmiştir. Kısacası, keşide yerinin yazılması da bir irade beyanıdır ve anlaşılabilir olması koşulu ile bu irade beyanının da kısaltılarak yazılması mümkündür.
Dolayısıyla, okunduğunda hiçbir duraksama olmadan anlamları belirlenebilen kısaltmaların keşide yeri olarak yazılması çeki sadece bu kısaltma nedeniyle geçer*siz hale getirmeyecek; keşidecinin irade beyanı hiçbir kuşkuya yer vermeyecek ve anlaşılabilir şekilde ortaya konulmuş olduğundan çek, çek olma niteliğini koruya*caktır.
Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan iyi niyet kuralı da keşideci tarafından anlaşılabilir bir irade beyanının ortaya konularak kısaltma kullanıldığı durumda, bunun çekin çek olma niteliğini etkilemediğinin kabulünü gerektirir.
Keşide yerinin kısaltma olarak yazılmış olmasının tek başına çeki çek olmak*tan çıkaracak bir eksiklik olmayıp, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde an*laşılabilirle koşulu ile çekin vasfını koruyacağı 14.12.1992 gün ve 1992/1 E. 1992/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da açıkça vurgulan*mıştır.
Diğer taraftan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 693. maddesinde, keşide yeri gösterilmemiş olsa bile keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çe*kilmiş sayılacağı belirtilmekle, önemli olan olgunun keşide yerinin çek kapsamın*dan hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilmesi olduğu ortaya ko*nulmuştur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; çekin ön yüzünde keşide tarihi yanında keşide yeri <K.Paşa> olarak gösterilmiş; keşidecinin çekin alt sol köşesin*de bulunan kaşesinde ise açıkça <Kemalpaşa-İZMİR> yazılmıştır. Şu durumda ke*şide yerinin çek kapsamından hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşıl*dığında kuşku bulunmamaktadır.
Durum bu olunca takibe konu çek, kambiyo senedi vasfını haizdir ve kıymetli evrak olma niteliğini korumaktadır. Mahkemece borçlunun sair itirazlarının incele*nerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken çekte keşide yeri bulun*madığı gerekçesiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Direnme kararı açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme ka*rarının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz pe*şin harcının geri verilmesine 04.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
|