Mesajı Okuyun
Old 05-06-2010, 14:05   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Av. Asena;

Sunduğum yazıda altı çizili ve koyu olarak belirttiğim kısımda idare döneminden bahsedilmekte. Mahkeme, kayyımlık idaresi için belirli bir dönem tespiti yapmış olmalı ki, söz konusu döneme ilişkin bir ücretlendirme yapabilsin. İdare dönemi olarak mahkemece kararlaştırılan dönem için bir ücret kararlaştırılması gerekiyor. Bu dönemi 1 ay gibi kısa bir süre ile sınırlandırmak söz konusu olamayacağına göre, en azından 1 yıllık bir periyotta kayyumluk görevi verilmesi, mantıklı olan uygulamadır. Dolayısıyla makul olan, aylık değil yılık bir ücret belirlemektir diye düşünüyorum. Elbette yıllık ücret belirlenirken de hakkaniyetli bir ücret takdiri yapılması icap eder. Size fikir verebileceği düşüncesiyle sunduğum yazıyı incelemenizi öneririm. Açıkçası konuya ilişkin yargıtay kararına ben de rastlamadım. Saygılarımla..


T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü






Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK-61-12426

Konu: Devlet memurlarına genel bütçeden ödenen maaş dışında, Kayyım Bürosu Başkanlığı fon hesabından yapılan ücret ödemeleri ve Hazine Avukatları vekalet ücretlerinin vergilendirilmesinde söz konusu ödemelerin ek işverenden elde edilen ücret olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hk.






İlgi : ……./03/2006 tarih ve …………..sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınızda; kayyımlıkla idare edilen taşınmaz mallardan ecri misil ve kiralama yöntemiyle …………..atanan kişi adına Başkanlığınızca elde edilen gelirlerin, ………………..hesabı adı altında özel bir hesapta toplandığı, kayyım adına davalara giren hazine avukatlarına mahkemelerce ve icra müdürlüklerince takdir edilen avukatlık vekalet ücretlerinin ……………..hesabına yatırıldığı, yatırılmış olan vekalet ücretlerinin gelir vergisi kesintisi yapıldıktan sonra, ilgili hazine avukatına ödendiği, kayyım fon hesabından yapılan ücret ödemelerinden kesilen vergilerin muhtasar beyanname ile vergi dairesine beyan edilip ödendiği, kayyımlık ücreti ödemesi yapılan kişilerin çeşitli birimlerde görevlendirilmiş 657 sayılı Kanuna tabi Devlet Memuru olup, genel bütçeden maaş almakta oldukları belirtilerek, söz konusu kişilere Başkanlığınız fon hesabından yapılan ücret ödemeleri ve Hazine Avukatları vekalet ücretlerinin vergilendirilmesinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 103.maddesine göre vergi dilimlerinin hesaplanmasında tek işveren mi, ayrı ayrı işveren mi olarak değerlendirilmesi gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61.maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı, (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez” hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 94.maddesinde “(3946 sayılı Kanunun 22. maddesi ve 93/5148 sayılı kararla değişen şekli) (1/1/1994 tarihinden geçerli olmak üzere) Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar” hükmü yer almış olup; maddenin 1.bendi ile “(2003/6577 sayılı kararla değişen bentler) (1/1/2004 tarihinden geçerli olmak üzere) “Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre…” Gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, yine Gelir Vergisi Kanunu’nun 104. maddesinde, yıllık gelir vergisinin, vergiye tabi gelirlerin yıllık toplamından 31.maddesindeki indirimler düşüldükten sonra, 103. maddedeki nispetler uygulanmak suretiyle hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, aynı Kanunun 4842 sayılı Kanunun 9’uncu maddesiyle değişen ve 2003 yılı gelirleri de dahil, 24.04.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 86. maddesinin 1/b bendiyle, birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler; aynı maddenin 1/c bendiyle de, vergiye tabi gelir toplamının (a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan, birden fazla işverenden elde edilen ücretler için beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır
.
Ayrıca, 27 Mayıs 1989 tarih ve 20177 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3561 sayılı “Malmemurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun” un 2. maddesinde;

“…
Kayyım tayin edilen malmemuru, Hazine avukatı bulunan yerlerdeki dava ve icra işlerinde vereceği yetki belgesi ile Hazine avukatı tarafından temsil olunur. Hazine Avukatlarının bu fıkra hükmü gereğince bakacakları dava ve icra takipleri nedeniyle lehlerine hükmolunup, tahsil edilen vekalet ücretleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 146.maddesindeki limitin iki katı olarak ayrıca kendilerine ödenir.

…” hükümleri yer almaktadır.

Kayyımlık Ücretlerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde;

“Her bir Mahkeme dosyasında konu malvarlığının 12 aylık gelirinin 5.000.000.-TL ye kadar olan kısmının % 45’i, bu miktarı aşan kısmının ise % 35’i kayyımlık ücreti olarak belirlenir. İdare döneminin 12 aydan az olması halinde kayyımlık ücretine esas olacak miktar o dönemde elde edilen toplam gelirdir.” denilmektedir. Yönetmeliğin 5. maddesinde Kayyımlık gelirlerinin % 40’ının kayyımlıkla ilgili işlemlerin yürütülmesinde görevli personele ücret olarak yapılacak ödemelerde kullanılmak üzere ayrılacağı, 6. maddesinde ise, hesaptan ücret olarak ayrılan meblağın kayyımlıkla ilgili olarak işlemlerin yürütülmesinde, % 30’unun Kayyım’a, % 30’unun defterdar yardımcıları, milli emlak dairesi başkanı, milli emlak müdürleri, emlak müdürleri veya sayman yardımcılarına, % 40’ının milli emlak müdür yardımcıları, emlak müdür yardımcıları ile kayyımlıkla ilgili işlerin yürütülmesinde görevli diğer personele aylık olarak ödeneceği hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, Başkanlığınız bünyesindeki söz konusu personelinize genel bütçeden yapılan ücret ödemelerine ek olarak, Başkanlığınıza ait fon hesabından yapılan ücret ödemeleri ve hazine avukatlarına ödenen vekalet ücretleri, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesinin 1-b ve 1-c bentleri uyarınca, ikinci işverenden alınan ücret olarak değerlendirilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.


Başkan a.
Grup Müdür V.