Mesajı Okuyun
Old 03-05-2010, 22:48   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
9.) Dosya karara bağlandığında zaman aşımı on yıldı, dosya Yargıtay da iken zaman aşımı bire indi.

Bu konudaki eleştirinize tamamen katılıyorum. Yargı karar verirken, veyahut istikrar kazanan görüşlerini değiştirirken, kararın sonuçlarını tüm etrafıyla düşünmek zorundadır.

Görüş değişikliği söz konusu olduğu durumlarda, özellikle haklara sınırlama getiriliyorsa mevcut haklara asla zarar verilmemelidir. Borçlar Kanununda, tarafların sözleşme ile kanundaki zamanaşımı sürelerini değiştirmelerine izin verilmemişken, sizin olayınızda olduğu gibi bazen Yargı, -salt- görüşünü değiştirerek dolaylı olarak taraflar için geçerli olan zamanaşımı sürelerini maalesef değiştirebilmektedir.

Benim kişisel fikrime göre; her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi kuralı, bir hukuk ilkesi olarak kabul görmekteyse de, (bu olaydaki gibi özel durumlarda) kanunların ve yargı kararlarının uygulanması noktasında davanın açıldığı tarihten ziyade hakkın doğduğu tarihte geçerli kanun ya da içtihatların geçerli sayılıp, uygulanması adaleti tesis etmek adına zorunludur.