Mesajı Okuyun
Old 28-04-2010, 14:39   #9
Av. Naif ŞAŞMA

 
Kitap Sadece yorum. Sorulan somut olayda işe yaramayacaktır.

"Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller:Madde 31 – 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. (Ek cümle: 5/4/1990 - 3622/11 md.;Değişik:10/6/1994-4001/14 md.) Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır."


Maalesef "ıslah" sayılmamış. Ancak delil tespiti sayılmış. O yüzden benim yazacaklarım sadece bir önleyici mekanizma sağlayacak. İdari yargıda tam yargı davası açmadan önce, delil tespiti dilekçesiyle, bilirkişiden zararın hesaplanmasını istemek mantıklı görünüyor. Bilirkişi raporu doğrultusunda da dava açmak. Başka türlü kanuncu zihniyeti aşmamız çok güç. Sağlam demokrasi gerektiriyor. Maalesef ülkemizde de demokrasi o düzeyde olmadığından şu aşamada "kanun", "hukuk"un, hak dağıtmanın önünde tutuluyor. Saygılarımla.